Türkiye'nin memur portalı

phaleron,

Yunanistan'da bulunmuş.

dünyanın en garip mezarlığı olarak adlandırılmış.

mezarlığın bir bölümünde bulunan

çukurlar birbirlerine zincirlenmiş halde bulunan bir dizi iskeletle doldurulmuş. ( en az 79 iskelet )

iskeletlerin neredeyse tamamının ağızları çığlık atıyorlarmış gibi açılmış vaziyette.

başları yukarıya doğru bakıyor ve haykırıyor gibiler.

acaba canlı canlı mı gömüldüler ?

arkeologların kesin yargısı şu şekilde: Burada gerçekten çok karanlık bir şeyler olmuş.

olay yaklaşık 2500/2700 yıl önce gerçekleşmiş.

kemik incelemeleriyle tamamının erkek olduğu belirlenmiş.

köle olmadıkları tahmin edilmiş çünkü köleler zincirlenerek birlikte gömülmüyor, değersiz bir ev eşyası gibi alelade bir biçimde tıpkı bir çöp gibi gümülüyormuş. ( antik roma dönemi )

erkekler genç ve yetişkinmiş; iyi beslenmişler ve sıradan insanlardan daha iyi koşullarda yaşamış ancak zorlayıcı bedensel faaliyetlerde bulunmuşlar.

kemik yaralanmaları incelenmiş.

ölümcül kafatası yaralanmaları ve akabinde gelen ölüm.

ayrıca vücutlarında çatışma yaraları açılmış. ( ok ucu, bacakta bıçaklanma izi vs. )

tahmini olarak bahsi geçen dönemde örgütlenen üst orta sınıf güçlü kişilerin karıştığı bir çatışmanın sonucunda gerçekleşen infaz olarak değerlendirilmiş ve

öldürülen kişilerin faleron mezarlığına gömüldükleri öngörülmüş. ( yanlarında bulunan çömlekler tarihlemeyi netleştirmiş. )

bir başkası, kendi resmini profil resmi olarak kullanmasın diye olabilir.

ünlülerin başına gelen trajikomik durum.

o ben değilim, o da ben değilim, o hiç değilim. :)

google'da görselle arama uygulamasına takılmak istemiyor olabilir.

jason bourne filmini defalarca izleyip derin bilgi sahibi olmuş olabilir.

arkadaş listesinden arkadaş kopyalayıp, kopya profil oluşturup ajanlık yapmaya çalışan ev hanımları falan görmüştüm.

arkadaş listesi profil yapısından, sanal bir geçmiş yaratıp, ortak okullar, ortak arkadaşlar oluşturup, aslında var olmayan bir ortak arkadaşa dönüşüp, ağız arayan, araştırma yapan insanlar görmüştüm.

antik roma döneminde umumi tuvaletlerin nasıl kullanıldığı çözülmüş.

tuvaletler günümüz tuvaletlerine benzer şekilde inşa edilmişler.

yalnız mahremiyete pek de önem verilmediği belirtilmiş.

hatta tuvaletlerde cinsiyet ayrımı yapılmadığı da belirtilmiş ama bunu nasıl belirlemişler anlamadım.

belki aralarda paravanlar, hasırlar ya da perdeler vardı da bunu tespit edemediler.

eski dönemlerde tuvalet kağıdı yerine tersorium adını verdikleri mekanizmayı kullanıyorlarmış.

deniz süngerini uzun bir sopanın ucuna sabitliyorlarmış.

daha sonra onları akan suya bırakıyorlarmış. ( Salgın hastalıkların yayılmasına dayalı olarak akmayan suya bırakıldıkları da iddia edilmiş. Bence duruma göre her ikisi de oluyordu. )

yalnız bu malzemenin müşterek kullanıma açık olması hijyenik olmasını engelliyormuş.

kullanılan umumi suların tuzlu olduğu bu nedenle suya sirke kattıkları da belirtilmiş.

yine böyle ezoterik,

okumalı, mokumalı, astrolojik göndermeli bir kapak hazırlamışlar.

belli ki bir astroloji danışmanları var.

saray müneccimbaşları gibi çalışıyor.

bir şehir ya da yerleşim yeri neden terk edilir ki ?

temelli terk etmek ve bir daha dönmemek neden olur ?

deprem,

yanardağ,

sel

kuraklık,

salgın hastalık,

savaş,

yeterli mi ?

deprem, yanardağ patlaması ya da sel-toprak kayması anlaşılabilir belki.

bölge tamamen boşaltılır, terk edilir.

herhalde bulunan kalıntılar da bu sebeple bulunuyor.

bunun dışında başka bir sebep var mı acaba ?

orada karanlık şeyler dönüyor, orası lanetli, oraya gitmek kesinlikle yasak, bir taşına dahi dokunmak yasak ya da tabu vb.