Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
bir zararlı alışkanlığımdan bahsetmek istediğim başlık.
Evin içinde bazı nesnelerin yerini sürekli değiştirmek.
Ev ahalisini delirtmeme az kaldı.
Bunu neden yapıyorum diye düşündüm.
Bir türlü varlığını kabullenemediğim nesneler var.
Bir tekme ile uzaya uçuramadığım için yerlerini de tam bulamıyorum.
Oradan oraya taşıyorum.
Bazen de çaktırmadan tamamen hayatımdan çıkarıyorum.
Mesela çöp kovası.
Ondan nefret ediyorum.
bazen oraya bazen buraya taşıyarak yarattığı boşlukla huzur buluyorum.
Ya da hediye edilen ilginç tabaklar.
kirli çamaşır sepeti,
elektrik süpürgesi,
naylon poşetlerin içinde durduğu plastik,
mümkün olsa da yok olsalar.
türkçe çevirilerinde sadece Hz. İsa'nın çocukluğundan hatta doğumu öncesinden itibaren hayatı, Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya, İmran Ailesi, Hz. İsa'nın yaşadıkları, söyledikleri ve elçilerin yapıp ettikleri , mektupları yer alırken;
Hatta birden fazla havarinin bakış açısıyla aynı zaman kesiti anlatılırken;
Yabancı film ve dizilerde okunan İncil pasajlarının bambaşka konulardan bahsettiğini görüyoruz.
Hz. Eyyüb'ün yaşadığı çileyi anlatan bir pasaj okuyan oyuncuya denk gelmiştim geçen gün.
Okudukları İncil'den çok Tevrat metinlerine benziyordu.
İnsan ister istemez merak ediyor:
İnsanlar arasında kaç farklı kitap İncil adıyla okunuyor diye.
Beyin yapıları gereği galiba pek beceremediğim konu.
Sinekle iletişim kurup ne yapacaksın ? diyebilirsiniz.
Aslında çok büyük bir amacım yok.
Ara sıra sineklikle pencere arasında sıkışıp kalıyorlar, ya da evden çıkış yolu bulamıyorlar onları yönlendirmek istiyorum ama beni hiç iplemiyorlar.
Onların gözünde yok gibiyim.
Mesafeyi koruyorlar yani.
Mesela elimi uzatsam ya da yanlarına yaklaşsam hemen kaçıyorlar.
Demek ki beni bir tehdit unsuru olarak algılayacak kadar gelişmiş beyin ve sinir sistemleri var.
O zaman niye bana bakmıyorlar ?
İzah ediyorum niye kaale almıyorlar ?
Yeri gelince ısırıp kanımı emmeyi de çok güzel biliyorlar.
Bu evrenin gizemlerini çözmek bizim için çoook çok uzun bir yolculuk.
Yolun başında bile değiliz.
Hatta kendi adıma yola çıkmış bile sayılmam.
Çok sıra dışı bir şey olsa ona mucize demem
Her şey yeteri kadar mucize gibi zaten
Olabilir demek ki bir şeyleri gözden kaçırmışız işte derim.
Olağanüstü bir müzede, harikalar diyarında gibiyim.
Fazla bir şeyi kırıp dökmeden, camı çerçeveyi indirmeden zamanı gelince ayrılmak en iyisi.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
bakalım nasıl tanımlanmış ?
Gurur: "kişinin, sahip olduğunu düşündüğü şeylerle, yine sadece kendi kendini oyalaması " olarak tanımlanmış.
Kibir: "Kişinin kendini büyük, başkalarını küçük görmesi. "olarak tanımlanmış.
arada küçük bir fark var.
birinde kendi kendine sevinme
diğerinde başkalarıyla kıyaslama durumu var.
atalarla övünme
ait olduğu sosyal grubun kalabalıklığıyla övünme
statüyle övünme
malının çokluğuyla övünme
çocukların sayısıyla, çocukların başarısıyla övünme
üstsoyun başarılarıyla övünme
gibi örnekler sayılıp dökülmüş.
Konuyla ilgili olarak
Hucurat suresi 13. ayet ile ilgili uyarı yapılmış.
birincisi fotoğraf istiyoruz.
İkincisi düz kadife eminim daha güzel olmuştur.
Umarım siyah kadifedir ama öbürleri de güzel olur.
Üçüncüsü kadifeye en çok gümüş ya da altın ( sırma, işleme, sutaşı, metal vs. ) yakışır.
tabi koyu renkse
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |