Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
yeryüzündeki canlılığın geçmişinden ve evriminden bahsedilirken kullanılan tabir.
buna benzer başka tanımlamalar da kullanılıyor.
"bağlantılı nehir yatakları"
"çamurlu bir delta"
gibi ifadeler kullanılmış.
Bunun sebebi şuymuş:
Her ne kadar bilim insanları canlıları sınıflandırmaya ve kategorize ederek birbirinden ayırmaya çalışsa da yeryüzünde başlangıçtan bugüne canlıların varlığı böyle bir ayrım olmadan birbirine geçen nehir yatakları gibi ileriye doğru akarak ve birbiriyle karışarak ve günden güne evrimleşerek ilerliyor.
bu evrimleşmenin tüm parçaları henüz bulunup yerine oturtulmamış.
dolayısıyla teorilerin pek çok eksiği var ve bulgular şimdilik bir olayın anlık fotoğrafları gibi duruyor.
ilerleyiş, yaşamın başlangıcı hakkında ilk fikirleri ortaya koyan bilim insanlarının ileri sürdüğü gibi basit bir zincirin halkaları şeklinde değil çok daha karmaşık, birbiriyle bağlantılı, eş zamanlı, bir çocuğun çizdiği ağaç dalları şeklinden ziyade dallanıp budaklanan karmakarışık bir örüntü, suları birbirine karışan pek çok nehir yatağı şeklinde ilerlediği için bilim insanlarının önünde şimdilik hem veri toplama anlamında hem de DNA çalışmaları anlamında uzun bir yol var gibi görünüyor.
bu konuda en bereketli bölge Afrika'nın rift vadisiymiş.
Fakat dünyanın bambaşka bölgelerinden çok daha eski tarihlendirmeler yapılabilecek farklı insan türlerine ait fosiller bulunmaya devam ediliyor.
fosiller bulundukça da belli dönemlerde var olan, ortadan kalktığı ileri sürülen, başka insan türleriyle karışan, melez türler oluşturan insanlık için farklı tarihlemeler yapılmaya ve hikayenin eksikleri tamamlanmaya devam ediliyor.
Günümüz insanının yani son şeklini almış olan insanın, tarihin bir döneminde farklı bir iskelet ve kafatası yapısına sahip olan neandertal adı verilmiş olan insanlarla bir şekilde bir yerde karşılaştığı ve aslında bizim melez bir tür olduğumuz da belirtilmiş.
detaylı araştırmak gerek diyebileceğim başlık.
bir üstteki yoruma dayalı olarak:
sahildeki evleri çok büyük ve lüks yapıyorlar.
nasıl olsa alıcı buluruz diye.
onların alıcıları da baraj kurar gibi arkada kalan evleri hiçe sayarak tüm seyranı ele geçiriyorlar.
böyle mimari mi olur, böyle şehir mi olur, böyle mevzuat mı olur vs. diye sormuyorlar düşünmüyorlar bile.
daha manzaralı, daha büyük evde oturan, daha büyük arabaya oturan kurum kurum kurulmaya başlıyor.
sonra bu arkadaşlar çuvalla para verip güzel mimarisi olan, birbirini kesmeyen bembeyaz evleri, planlı güzel sokakları olan, parklarda şarkı söyleyen insanlarla dolu akdeniz şehirlerini kasabalarını gezip hayıflanıyorlar.
bizde niye böyle değil ? diye.
işte böyle yuvarlanıp gidiyoruz.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
bakalım nasıl tanımlanmış ?
Gurur: "kişinin, sahip olduğunu düşündüğü şeylerle, yine sadece kendi kendini oyalaması " olarak tanımlanmış.
Kibir: "Kişinin kendini büyük, başkalarını küçük görmesi. "olarak tanımlanmış.
arada küçük bir fark var.
birinde kendi kendine sevinme
diğerinde başkalarıyla kıyaslama durumu var.
atalarla övünme
ait olduğu sosyal grubun kalabalıklığıyla övünme
statüyle övünme
malının çokluğuyla övünme
çocukların sayısıyla, çocukların başarısıyla övünme
üstsoyun başarılarıyla övünme
gibi örnekler sayılıp dökülmüş.
Konuyla ilgili olarak
Hucurat suresi 13. ayet ile ilgili uyarı yapılmış.
birincisi fotoğraf istiyoruz.
İkincisi düz kadife eminim daha güzel olmuştur.
Umarım siyah kadifedir ama öbürleri de güzel olur.
Üçüncüsü kadifeye en çok gümüş ya da altın ( sırma, işleme, sutaşı, metal vs. ) yakışır.
tabi koyu renkse
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |