Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
mr. beast'in başardıklarını izlerken ilk aklıma gelen.
bu çocuk, bu genç yaşta, sihirli değnekle dokunur gibi dünyanın dört bir köşesinde güzelliklere vesile oluyor.
en son Filipinler'de bir hayvan barınağını yenilemesini izliyordum.
Onlarca engelli hayvana araç, barınma alanı, ambulanslar, beslenme olanakları hediye etti.
barınağı ayakta tutmaya çalışan kişiyi gözyaşlarına boğdu.
Oradan Afrika'ya geçti.
Bir yetimhaneyi yeniden inşa etti.
tertemiz yeni odalar, oyun alanları, gıda olanakları, yetimhanede büyümüş bir gence müzik eğitim olanağı...
Oradan yine uzakdoğuya zıpladı.
yürüme engelli doğan yüzlerce belki binlerce çocuğa ameliyat imkanı bağışladı. Bütün ameliyat masrafarını üstlendi. Çocukların yüzünü güldürdü. Ailelere umut vesilesi oldu.
Kimse havaya girmesin,
çocuk,
milyonlarca aymazı eğlendirerek elde ettiği olanağı
binlerce gözü yaşlı ruhun iyileşmesine vesile olarak harcıyor.
dünyanın nadir bulunan değerlerinden biri haline gelmiş.
inşallah böyle hiç bozmadan devam eder.
diğer adı seylan.
Hindistan'a bağlı bir ada olduğunu zannediyordum ama bağımsız bir ülkeymiş.
eyalet falan da değilmiş.
yerli halkı sanskritçe ve hintçe ile aynı aileden bir dil konuşuyor.
bu ada ülkesinin iki çok acayip gizemli unsuru var.
belki çok daha fazlası var ama bu iki konusu gerçekte acayip.
biri anakaraya bağlantısı olan
adem köprüsü de denilen
ram setu
çok acayip ve inanılmaz polemiklere sebep olmuş.
mitler, efsaneler bunun sonradan yapılmış ama üzeri zamanla deniz tarafından örtülmüş bir yapı olduğunu ileri sürüyor.
modern teknoloji; burayı yıkalım gemiler çok dolanıyor ve yakıt israfı oluyor diyor.
diğeri ise adem tepesi...
adından da anlaşılacağı üzeri Hz. Adem'in cennetten ayrılıp ilk olarak burada bulunduğu rivayet edildiğinden tarih boyunca hemen hemen tüm dinler için kutsal bir mekan olarak kabul edilip ziyaret edilmiş.
eski çağlardan bu yana bölgeyi ziyaret eden gezginler hakkında pek çok şey yazmış.
16 sene, savaş ortamında askerlik...
süveyş kanal cephesi, çanakkale cephesi, milli mücadele cepheleri
anıları...
benim ne hizmetini anlamaya aklım yeter, ne hallerini analiz etmeye ruhum yeter.
bir evden üç kardeşin aynı anda savaşa yollanması...
yıllarca bir insanın canından vazgeçip vatana, hak yoluna hizmet için yaşaması...
keşke kendisini tanıma fırsatım olsaymış.
inşallah bir gün yolum düşer.
büyükannemin odasında bir bohçası vardı.
bazı ıvır zıvırları o bohçanın içinde saklardı.
sabunlar, yazmalar, hediye gelen tarak ayna vs.
mesela örgülerden artan bir sürü yumak yumak ipi olurdu.
onları önce orada biriktirirdi.
sonra onlardan 6 adet, iki ucu açık, kısa şişle, rengarenk çoraplar örerdi.
desenleri falan çok acayip güzel çoraplar.
sonra onları dağıtırdı.
şimdi sizin ördüğünüz şeyi biri severek giyiyorsa ve havanın durumuna bakmadan sürekli kullanıyorsa
o kişi sizi gerçekten çok seviyor demektir.
yani oralardan biliyorum...
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
bakalım nasıl tanımlanmış ?
Gurur: "kişinin, sahip olduğunu düşündüğü şeylerle, yine sadece kendi kendini oyalaması " olarak tanımlanmış.
Kibir: "Kişinin kendini büyük, başkalarını küçük görmesi. "olarak tanımlanmış.
arada küçük bir fark var.
birinde kendi kendine sevinme
diğerinde başkalarıyla kıyaslama durumu var.
atalarla övünme
ait olduğu sosyal grubun kalabalıklığıyla övünme
statüyle övünme
malının çokluğuyla övünme
çocukların sayısıyla, çocukların başarısıyla övünme
üstsoyun başarılarıyla övünme
gibi örnekler sayılıp dökülmüş.
Konuyla ilgili olarak
Hucurat suresi 13. ayet ile ilgili uyarı yapılmış.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |