Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Bu başlık altına ben de bir şeyler ekleyeyim:
Terkib-i Bend
Her şahsı harim-i Hakka mahrem mi sanırsın ?
Her tac giyen çulsuzu edhem mi sanırsın ?
(Her dokunulmazlığı olanı Allah'a yakın mı sanıyorsun ? )
( Her taç giyen çulsuzu Edhem mi ( Bir Evliya ) sanıyorsun ? )
Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın
âdem görünen harları adem mi sanırsın
( Dünyayı arasan binde bir insan bulamazsın )
( İnsan görünümündeki eşekleri insan mı sanıyorsun ? )
Çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar
Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın ?
( Çok mübarek insan gördüm ki güler, içi kan ağlar. )
( Güler görünen herkesi mutlu mu sanıyorsun ? )
bil illeti, kıl sonra müdâvâta tasaddî
Her merhemi her yâreye merhem mi sanırsın ?
( Önce hastalığın ne olduğunu bil, sonra tedaviye başla. )
( Her merhemi her yaraya merhem olur mu sanıyorsun ? )
Kibre ne sebeb ? Yoksa vezîrim diye gerçek
Sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın ?
( Kibre ne gerek var ? Yoksa sen gerçekten )
( Sen kendini nizamın sahibi mi sanıyorsun ? )
Ey müftehir-i devlet-i yek rûze-i dünyâ
dünyâ sana mahsus u müsellem mi sanırsın ?
( Ey dünyanın geçici nimet ve devletiyle iftihâr eden )
( Dünyanın sana ayrılmış olduğunu ve teslim edildiğini mi sanıyorsun ? )
Hâlî ne zaman kaldı cihân ehl i tamadan,
Sen zâtını bu aleme elzem mi sanırsın ?
( Bu dünya ne zaman açgözlülerden yoksun kaldı ? )
( Sen kendini bu dünyaya çok gerekli mi sanıyorsun ? )
En ummadığın keşf eder esrâr ı derûnun
Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın ?
( En ummadığın senin içyüzünü keşfeder. )
( Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın ? )
Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın.
Ey gonca bu cemiyleti her dem mi sanırsın ?
( Bir gün gelecek sen de perişan olacaksın. )
( Ey gonca bu topluluk hep böyle yanında mı olacak sanıyorsun ? )
Nâmerd olayım çarha eğer minnet edersem
Cevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın ?
( Korkak olayım eğer bu çarka minnet edersem )
( Senin zulmünden kederlendiğimi mi sanıyorsun ? )
Allah'a tevekkül edenin yâveri Hak'dır
Nâşâd gönül bir gün olur şâd olacaktır.
( Allah'a güvenenin yardımcısı Allah'dır. )
( Hüzünlü olan gönül bir gün gelecek mutlu olacaktır. )
Ziya Paşa
doktorluk mesleğini tercih eden insanların profilinde hissedilir derecede değişiklikler olduğu gündeme gelen son haberlerle birlikte iyice ortaya çıkmaya başladı.
Eğitimle mi, sistemle mi, sayıyla mı alakalı bilinmez ama eski dönemlerde hekimlik yapan yapan insanlar ın daha doğrusu tıp eğitimine yönelen gençlerin eğitim ve diğer yöndem donanımları bambaşkaydı diyebiliriz.
kültürümüze çok sonradan eklenmiş bir üründür.
Önceleri asa adı verilen değnekler kullanılıyormuş bizim coğrafyamızda.
Tabi herkes asa demiyordu değnek ismi verenler de vardı. ( Belki dayanak kelimesinden türemiştir bilmiyorum )
Baston kelimesi "Bastion" kelimesinin evrilmiş haliymiş.
Sağlam yer anlamına geliyormuş aslında.
Büyükşehirlerde bastonun tekrar moda olması hayal gibi görünüyor.
En iyi ihtimal akıl hastası sıfatıyla hastaneye kaldırılma riski var.
Ayrıca polisin mutlaka çevirip kimlik kontrolü yapabileceğini de unutmamak gerekir.
Ayrıca o devirler eskidenmiş, şimdi bastonların çok daha farklı amaçlarla kullanılabilme olasığı doğuyor.
Sanki geçmişte baston kullanımı bir tür centilmenlik, beyefendilik sade bir şıklık belirtisi olarak algılanıyormuş.
Bunda da üretilen bastonların nispeten ölçülü, sade ve zarif olmasının etkisi var.
Galiba Sultan Abdulaziz zamanında ülkeye bu alışkanlık gelmiş.
Gavur icadı olarak da çokça eleştirilmiş.
Uzun yıllar önce mutfak aracı olarak pazarlanan ikili çırpma aparatı ve ona bağlı bir çarktan oluşan alet.
Şimdi blenderlar çıktı da bu tarz aletler ortadan kayboldu.
O kadar ilginç bir mekanizması vardı ki Fen Bilgisi derslerinde okula götürülebilir ve incelenebilir.
Sağ tarafında elle çevrilen ve değirmen çarkına benzeyen bir çarkı vardı.
Onu döndürdükçe dişlilere aktarılan hareketle aşağıda bulunan çırpma telleri kendi etrafında dönmeye başlıyordu.
Pratikte ne kadar fayda sağlıyordu bilmiyorum.
Elimle çırpma telini döndürmek bana daha kolay geliyordu.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
bakalım nasıl tanımlanmış ?
Gurur: "kişinin, sahip olduğunu düşündüğü şeylerle, yine sadece kendi kendini oyalaması " olarak tanımlanmış.
Kibir: "Kişinin kendini büyük, başkalarını küçük görmesi. "olarak tanımlanmış.
arada küçük bir fark var.
birinde kendi kendine sevinme
diğerinde başkalarıyla kıyaslama durumu var.
atalarla övünme
ait olduğu sosyal grubun kalabalıklığıyla övünme
statüyle övünme
malının çokluğuyla övünme
çocukların sayısıyla, çocukların başarısıyla övünme
üstsoyun başarılarıyla övünme
gibi örnekler sayılıp dökülmüş.
Konuyla ilgili olarak
Hucurat suresi 13. ayet ile ilgili uyarı yapılmış.
birincisi fotoğraf istiyoruz.
İkincisi düz kadife eminim daha güzel olmuştur.
Umarım siyah kadifedir ama öbürleri de güzel olur.
Üçüncüsü kadifeye en çok gümüş ya da altın ( sırma, işleme, sutaşı, metal vs. ) yakışır.
tabi koyu renkse
yaşlandım,
benim için hala korkulan bir şey.
işimde gücümde olamam.
iş icat etmem lazım.
orada ve burada.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |