Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Grafikle açıklayabileceğimiz durumdur.
Bilgi seviyesi düşükse kararlılık yüksektir. Bilgi seviyesi arttıkça kararsızlık eğrisi yükselmeye başlar.
Bilgi tepedeki belli bir seviyeye ulaşınca kararsızlık seviyesi aniden düşer kesin bir kararlılığa dönüşür.
Buna halk arasında jetonun düşmesi, köfteyi çakmak, kafada bir aydınlanma gibi isimler verilmiştir.
Bütün bunlarınsa eleştirilecek bir tarafı yok.
Dayanıklı küçük ev aletlerinden anlamıyorsan gider herkes ne alıyorsa sen de alırsın. ( karavana
Kararlılık )
Biraz araştırır özelliklerini incelersen kafan çorbaya döner. ( Ciddi kararsızlık dönemi )
Bütün seçenekleri inceleyip proya dönüşürsen ne istediğini kavrarsın. ( Kesin kararlılık hali )
Mevcut bilgilerimize göre: sesin oluşması için ve bizim sesi algılayabilmemiz için; havadaki moleküllerin titreşmesi ve bunun kulaklarımızla algılayabileceğimiz frekans aralığında olması ya da o eşiğe çekilmesi gerekiyor.
Uzayda hava yoksa ses nasıl yayılıyor ? Ya da daha doğrusu uzayda ses var mı ?
Bilindiği kadarıyla uzay sessiz bir ortam. Öyle olmasaydı güneşteki patlamaları, uzaydaki her türlü hareketin sesini duyar, delirecek gibi olurduk.
Yine de Bilim insanları, uzayın tamamen boş olmaması nedeniyle yani gaz ve toz bulutlarının dolaşıyor olması nedeniyle bize göre devasa büyüklükte dalga boylarına sahip seslerin teknik olarak uzayda yayılabileceğini belirtiyorlar.
Ses dalgalarının uzayda yayılması zor bir ihtimal olduğuna göre ses yoluyla uzaya sinyal yollayarak vs. bir geri bildirim almaya çalışmamız da mantıksız olacaktır. En mantıklısı çok uzun menzilli bir sürü birşeyler tasarlayıp gidebildiği yere kadar yollamak. Hatta enerjisini de oradaki yıldızlardan falan çekip alabilen bir şey. Böyle güneş panelleri falan olan. :)
Harala gürele çıkardığımız sesler, konuşmalar, dedikodular ki ( Yeryüzünün en gürültücü canlıları olarak biz seçilmişiz ) uzay boşluğuna falan yayılamıyorlar. Atmosferin içinde dönüp dolaşıp bir şekilde belamızı bulmamıza yardımcı oluyorlar. Bunu açıklayabilen bir fizik dalı henüz yok en azından bir kısmını. :) Tübitak ise "Seslerin hiçbir zaman yok olmadığı" düşüncesini entropi yasasıyla açıklamış ve "evet kaybolmuyor ama ısı enerjisine dönüşüyor" vs. gibi bir açıklama yapmış. Düşünsenize binlerce yıldır yerküremizde gerçekleşen gümbürtülerin, hede hödölerin titreşimi bitmeseydi ohoooo " Vay anam vay neler dönmüş serhat ya. " Şok üzerine şok geçirirdik bundan eminim. Öyle anlar vardır ya " Tam da orada olmak isterdim! " diyeceğiniz.
Sinemayı da bu yüzden seviyoruz. Gerçeği yoksa da farazi olasılıkları sunuyor önümüze neyse.
Bu arada Nasa'nın uzayın sesleri diye yayınladığı seslere bir açıklama getirilmiş.
gezegenlerden çıkan kızıl ötesi dalgaların yarattığı titreşimleri belirli bir ses frekansıyla özdeşleştirip tahmini bir sese dönüştürüyorlarmış.
güneşten geldiği ileri sürülen süreklilik arz eden rüzgarımsı ses de bu şekilde oluşturulmuş.
Ses mes yok sizin anlayacağınız. Bir çeşit gözün gördüğünü kulağa duyurma çabası.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
bakalım nasıl tanımlanmış ?
Gurur: "kişinin, sahip olduğunu düşündüğü şeylerle, yine sadece kendi kendini oyalaması " olarak tanımlanmış.
Kibir: "Kişinin kendini büyük, başkalarını küçük görmesi. "olarak tanımlanmış.
arada küçük bir fark var.
birinde kendi kendine sevinme
diğerinde başkalarıyla kıyaslama durumu var.
atalarla övünme
ait olduğu sosyal grubun kalabalıklığıyla övünme
statüyle övünme
malının çokluğuyla övünme
çocukların sayısıyla, çocukların başarısıyla övünme
üstsoyun başarılarıyla övünme
gibi örnekler sayılıp dökülmüş.
Konuyla ilgili olarak
Hucurat suresi 13. ayet ile ilgili uyarı yapılmış.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |