Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Nereden beynime yapışmışsa bir türlü gitmeyen Endonezya şarkısı gibi bir şey.
Ne anlama geldiğini de bilmiyorum.
Herhalde tatile gidememek başıma vurdu.
Afrikalıların söylediği ilahi gibi bir şey zannediyordum bambaşka bir şey çıktı.
bizde de bir benzeri vardı.
Karşıyaka yollarındaaaa diye devam ediyordu. Hatta güfte farklı beste tıpatıp aynıydı.
Sultan 2. abdulhamit'in en sevdiği yemekmiş.
Halka dilim şeklinde kesilen soğanlar ayrı bir yerde pişirilir sonra üzerine yumurta kırılırmış.
Mum ışığıyla 3.5 saatte pişirilir ve servis edilirmiş.
Padişahlar bamya yemeklerini, özellikle deniz ürünlerini yemeyi çok severlermiş.
Not: Cahil kelimeler adlı üyenin uyarması üzerine düzeltiyorum. Yanlış bilgi aktarmışım.
Kuşhane Osmanlı saray mutfağında kullanılan tek kişilik, küçük, yayvan tencerelere verilen isimmiş.
anlamı: "Kuşâne" yani "kuş eti pişirilen küçük tencereden" geliyormuş.
Saray mutfağı olarak internette yayılan bilginin kesinlikle doğru bilgi olmadığı belirtiliyor. ( kaynak Vedat Milor )
Bir de osmanlılarda ekmek sepeti olarak kullanılan kap da kuşhane adını alıyormuş.
gaşgana, guşene, güşene, kaşane, kuşhana: Anadolu'nun pek çok ilinde bakır tencereye verilen isim.
Yapılan detaylı çalışmalar sonucunda küçük ve ilkel kafataslarının gerçekten Belize'deki gibi antik şehir kalıntılarından çıkarıldığı fakat başlığa konu olan büyük kristal kuartz kafa tasının farklı bir kaynağa ait olduğu ortaya çıkmış.
Kullanılan kuartz kristal gerçekten de 12.000 yıllıkmış. Fakat kafatası birebir insan kafatası ölçülerinde olmayıp, detaylı çalışmalarla üzerinde oyma ve zımpara izleri bulunmuş.
Döneminde Almanya Bavyera'da bulunan ustaların elinden çıktığı tespit edilmiş. 19. yüzyılın başında Almanya Bavyera'daki bir usta tarafından yapıldığı savı kuvvetli. Bir antikacıdan satın alındığı ileri sürülüyor. 1940 lı yıllarda birdenbire Belize'de bulunmuş gibi ortaya çıkarılmış ve üzerine bir de hikaye yazılmış.
Kısa boylularla "kaidesi yere yakın olandan kork ", " Bir o kadar da yerin altında var" " Nerede bir bodur Allah'ın belası odur" " bacak kadar boyu var türlü türlü huyu var"
şeklinde sürekli dalga geçilir de ...
Bunun bir standardı yok .
Alay edenler Nordik bir ırkla karşılaşsa esas duruşa geçecek.
Açıklamalı başlık.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
bakalım nasıl tanımlanmış ?
Gurur: "kişinin, sahip olduğunu düşündüğü şeylerle, yine sadece kendi kendini oyalaması " olarak tanımlanmış.
Kibir: "Kişinin kendini büyük, başkalarını küçük görmesi. "olarak tanımlanmış.
arada küçük bir fark var.
birinde kendi kendine sevinme
diğerinde başkalarıyla kıyaslama durumu var.
atalarla övünme
ait olduğu sosyal grubun kalabalıklığıyla övünme
statüyle övünme
malının çokluğuyla övünme
çocukların sayısıyla, çocukların başarısıyla övünme
üstsoyun başarılarıyla övünme
gibi örnekler sayılıp dökülmüş.
Konuyla ilgili olarak
Hucurat suresi 13. ayet ile ilgili uyarı yapılmış.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |