Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Kişi bazen gönüllü olarak bazen de elde olmayan sebeplerden ötürü, bazen farkında olarak bazen de farkında olmadan rutini olmuş, hep o şekilde yaptığı şeyleri, artık farklı şekilde yapar hale gelmesi durumudur.
Sürekli gittiği marketi, bir kere yolu düşüp, girdikten sonra daha cazip geldiği için başka bir marketle değiştirmek ve artık eski markete hiç gitmemek, sürekli dinlediği müzik kanalı kapanınca, normalde hiç dinlemediği müzik kanalında hiç dinlemediği şarkıları zevkle dinler hâle gelmek, normalde araçla gittiği yakın mesafe yerleri, bir kere yürüdükten sonra, hep yürüyerek gitmek vb. Örnekleri kendi hayatımdan örnek verebilirim. Alışkanlıklarını değiştirmeye direnç gösteren ben bile alışkanlıklarımı değiştirebiliyorsam, bu o kadar da zor birşey değildir.
Kişinin hayatına olumlu katkısı olduktan sonra, bazı alışkanlıkların değişmesinde sakınca yoktur.
Çiçeğin boyutuna uygun saksı seçimi çok önemlidir. Baştan küçük olan bir bitkiyi, nasılsa hızlı büyür, tekrar değiştirme derdi olmasın diye kocaman saksılara dikme hatasını yaparsanız benim gibi, o çiçek yeterli gelişimi göstermez. Geç tecrübe edindim. Çiçek bakımı tembilliğe gelmez. O büyük saksılara dikip, olduğu yerde sayan çiçeklerimin hepsini minik saksılara dikince, hemen coştular. Eğer ki saksı değişimi yapılacaksa da bir numara büyük saksı seçilmelidir.
Saksılar numaralarına göre satılmaktadır. Numara büyüdükçe saksının hacmi de büyür.
Her çiçek her saksıya dikilmez, örneğin Orkide gibi kökleri ile hava ve ışık alan çiçekler için şeffaf ve drenajı iyi olan saksılar seçilmelidir. Zaten Saksının en önemli özelliği saksı dibindeki deliklerdir. Yeterli deliğe sahip olmayan saksı, bitkiyi suya boğar. Fazla su her bitki için zarardır. Tecrübe ile sabit, Az sudan zarar gelmiyor ama çok su çiçeği anında öldürebiliyor.
Tarım ve hayvancılık politakasında değişikliğe gidilmezse, çiftçi ve besici teşvik edilmezse hem et hem de sebze fiyatlarında iyileşme gerçekleşmeyecektir. Şu hayat şartlarında sadece et değil, sebze fiyatları da alım gücü düşük olan insanları zorlamaktadır. Duruma el atmak için kırılma noktası mı beklenmektedir, 2-3 yıl sonra olacak olan nedir? Ne yapılması gerekiyorsa şimdi olsa da vatandaş rahatlasa olmuyor mu? Bizim ülkemizde maalesef olaya anında müdahale etmek diye birşey yok.
Hadi çık demeyle çıksalar, ne de güzel olurdu. Ancak istenmese de iletişim halinde kalmak zorunda olduğunuz kişiler var hayatta. Bu psikolojik ve duygusal vampirlerle öyle ya da böyle mücadele etmek ve birlikte sınırlı da olsa yaşamak zorunda bırakılıyorsunuz. Kalabalık iş ortamı olan kişiler için pek de mümkün olmayan bir durumdur. Sâfi can sıkıntısı olan kişilerle aynı ortamda çalışıp da pozitif kalabilmek, atomu parçalamaktan daha zordur.
Günde çalıştırdığı bulaşık makinesi ile övünenleri gördükten sonra, evin her yerini stadyum gibi aydınlatmaya çalışan insanlarda yapılmayacak olan eylemdir. Enerji tüketimi ve doğal kaynakları bilinçli kullanma dersi, öyle lafta olsun diye değil, gerçekten, uygulamalı bir şekilde ilk okuldan itibaren verilmelidir. Doğru enerji kullanımı, Küçük yaşta edinilmesi gereken bir kazanımdır.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |