Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Dünyadaki oksijenin çoğu ormanlardaki ağaçlar tarafından değil, deniz ve göllerdeki algler tarafından üretilmektedir. Dünyadaki tüm ormanlar fotosentez yoluyla atmosferdeki oksijenin yaklaşık yüzde 20 sini üretirken, geri kalan yüzde 80 i su yosunları tarafından üretilir. Yani algler sadece suda yaşayan canlılara oksijen ve besin sunmakla kalmaz aynı zamanda atmosferin de oksijen kaynağıdır.
Son yıllarda algler enerji üretiminde bir alternatif olarak da kullanılabilmektedir. Ayrıca gübre olarak ve uzak doğu mutfağında yemeklerde kullanımı da mümkündür.
Denizlerin dengesinin bozulduğunun ve önlem alınmazsa çok daha ciddi sonuçlar doğuracağının işaretidir. Kuraklık sonucu göller, nehirler kuramaya başladı, kirlilik ve yanlış sanayileşme sonucu denizler kirleniyor. Su kaynaklarının birer birer yok olması demek sadece suda yaşayan değil, tüm canlı yaşamının tehlikeye girmesi demektir. Çünkü su(h2o) ve oksijen canlı yaşamının temel iki unsurudur.
Kendim de trakya bölgesinde yaşayan biri olarak bu bölgedeki kirli sanayileşmeyi bizzat gözlerimle görüyorum ve bu müsilaj denilen olayın doğal felaketten ziyade insan kaynaklı, denizlerin aşırı kimyasal atıklarla kirletilmesi sonucunda oluştuğuna inanıyorum.
Bu vesile ile hem hava hem de su kirliliğine (doğal olarak da toprak kirliliği), bilim adamlarının yönlendirmeleri doğrultusunda kalıcı bir çözüm arayışına gidilir, yoksa ileri vadede daha ciddi çevre felaketleri yaşanabilir.
Gelişmiş(ökaryot) ve basit(prokaryot) olmak üzere iki farklı türde hücre yapısına sahip olan, çoğunlukla (yüzde 70 i) sulu alanlarda yaşayan, halk arasında su yosunu olarak bilinen mikroskobik su bitkicikleridir.
Algler deniz ve göllerde yaşayan canlılar için yaşamın devamlılığı anlamına gelmektedir. Isı ve ışık etkisiyle su ortamında karbondioksiti, oksijen ve besin üretimi için kullanan algler, besin zincirinin ilk halkasında bulunurlar. Eğer algler normalden fazla besin üretirse(alg patlaması) ötrofikasyon denilen çevre sorunu oluşur ve deniz canlıları zarar görür.
İnsanlarda bulunan bazı karakteristik özelliklerin ve huyların, doğadaki bazı hayvanlarla özdeşleşmesi sonucu, kişiye bu hayvanın adı ile verilen kişisel özellik adıdır. Örneğin;
-- deve kini: hiç bitmeyen, sönmeyen öç alma duygusunu,
-- keçi inadı: çok büyük, yumuşatılamayan direnme gücünü,
-- balık hafızası: her şeyi çabuk unutmayı
..
İfade eder.
Meyve yemeyi çok seven biri olmasam da yaz meyvelerini sırf görmek bile göze çok güzel geliyor. Kirazın, vişnenin, çileğin, karpuzun kırmızısı; üzümün, eriğin, karadutun, böğürtlenin moru; şeftalinin, kayısının, kavunun sarıya çalan turuncusu; eriğin, üzümün yeşili.. tam bir renk cümbüşü. Tanımlayacak renk bulamadığım incir ve kiraz(kırmızı ve sarı kiraz) benim favorim olan yaz meyveleridir. Abartılmadan yendiği sürece hepsi, içeriğindeki yüksek vitamin ve minerallerle de vücut sağlığına katkıda bulunur.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |