Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

emelkoca

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

2,652 entry 576 konu 364 puan
09.05.2024 15:38 son işlem tarihi takip etme takip et

astral seyahat

Üst entry, Aklıma, gözlerinin ardında (behind her eyes) netflix dizisini getirdi. Astral seyahatin tuzağına düşen, hem de aynı kişi tarafından, masum iki kadının hikayesi, hoş kadınlardan biri çok da masum olmayabilir. Yine de bunu haketmemişti. 6 bölümlük, minicik bir dizi. Çok spoiler vermeyeyim ama herşeyin düğümü, bu astral seyahatle çözülüyor. Dön, dolaş, gel ancak bedenine gireme, senden önce başkası girsin, mazallah kimseye vermesin dedirten bir durum. En iyisi hiç çıkmamak, ucunda gidip de dönememek var. Şakası bir yana, Zaten böylesi ancak dizi-filmlerde olur, ben bu astral seyahat denen olayı gerçeklikle pek bağdaşlaştıramıyorum.

08.05.2024 18:20
  1. allah dağına göre kar verir

    Kar, yükseltisi çok olan yerlerdeki koca dağların üstüne daha çok yağar, oralar daha soğuktur; küçük küçük tepeler ise deniz seviyesine daha yakın ve sıcaklık daha yüksek olduğu için, bu tepelere kalıcı kar nadiren yağar hatta kar yerine yağmur yağar, bu sözün gerçek anlamıdır.

    Mecazen ise, allah, her insana kaldırabileceği kadar sorumluluk, sıkıntı, dert verir, dayanabileceği ölçüde imtihanlara tabi tutar. Bu söz, "allah kimseye kaldırabileceğinden fazla yük yüklemez" ile aynı manaya gelir.

    Bazı kişilere uzaktan bakınca, hiç derdi, tasası yokmuş gibi, güllük gülistanlık yaşıyormuş gibi gelir. Bu haksızlık değil mi diye düşünür, fazlaca yükün altında ezildiğini gören kişi. Ancak kimse bu dünyada sıfır yükle yaşamaz, yaşasa insan olamaz. Hayvanların bile dünyada bir sürü dertleri var, barınma, hayvan popülasyonu içersinde yer edinme, başka hayvanlara yem olmama, eşini bulup üreme gibi. Kaldı ki daha kompleks bir varlık olan insanın, bulunduğu konum ve şartlar çervesinde muhakkak büyük ya da küçük, önemli ya da önemsiz gözüken dertleri, çözmesi gereken sorunları, aşması gereken engelleri olacaktır. Ancak hiç biri kişinin çözemeyeceği, aşamayacağı kadar büyük ve zor değildir.

     
  2. bir dilek tut

    Kişi doğum gününde, doğum günü pastasının üstündeki mumları üflerken; aynı isimde(adaş) iki insanın arasında otururken; gökyüzünde kayan bir yıldız görürken -ki en zoru bu- gerçekleşmesini yürekten istediği bir arzuyu, etrafındaki kişi ya da kişiler tarafından "haydi bir dilek tut" şekilde içinden dilemesini isteme öğüdüdür.

    Bir de dilek tutma işi bitince etraftakiler hemen sormaya başlar, meraklı gözlerle, "ne diledin, ne diledin?" Açıklamak istemeyen kişi de "söylersem kabul olmaz ki" diyip, dileğini kendine saklar. Aslında kişi eğer yakın arkadaşsa, ne dilediğini tahmin etmek o kadar da zor olmasa gerek.

    Kişi tuttuğu dileğini açıklamasa da, dileği gerçekleşen bir insan var mıdır, bilinmez ama insanlara dilek tutmak için bir vesile çıkmış oluyor ve kişi bu dileğinin gerçekleşmesini heyecanla bekliyor. Özellikle çocukluk çağında bu beklenti çok daha fazla. Ancak büyüdükçe dünyada, sadece dilemeyle gerçekleşmeyecek bir sürü şey olduğunu tecrübe edince, sadece dilediğinle kalacağını biliyorsun.

     
  3. anlayışsız insan

    Sen karşındakine istediğin kadar bir şeyleri ifade etmeye çalış, anlat, saatlerce dil dök, o öyle değil böyle de, karşındaki anlayış yoksunu ise kendi anlamak istediğinden başkasını anlamayacaktır. En güzeli bu tür kişileri kendileri ile baş başa bırakmak olacaktır. Zira karşındakini anlama becerisi çoğunlukla doğuştan gelen bir özelliktir, bir kişi ya anlayışlıdır, ya da anlayışsızdır. Hoş görme, empati kurma, halden anlama ve hak verme özelliği olmayan anlayışsız insanlarla uzun vadede ilişki kurmak ve yürütmek, deveye hendek atlatmaktan daha zordur.

     
  4. pireye kızıp yorgan yakmak

    Gözü kara olan kişilerin, sinirli anlarında yapacağı bir iştir. Küçük şeylerin -ki o sinirle küçük şeyler dev gibi olur- kişinin damarına basması sonucu, kişinin olmadık davranışlar sergileyip kötü sonuçlarla karşılaşması durumudur. Öfkeyle kalkan zararla oturur sözü ile benzerdir. Pireye kızılıp yakılan yorgan, kişinin siniri geçince, üzüntü kaynağı olacaktır.

     
  5. suç bende

    1994 yılında çıkan mustafa sandal'ın hit şarkıladından biridir.

    Zaten ancak şarkılarda geçen bir ifadedir. Yeryüzünde kimsenin samimi bir şekilde "evet ya suç bende, kabahatli olan benim" dediği görülmemiştir. Zira can sıkıcı bir durum ya da olay varsa hep karşı taraf suçludur, yani "suç sende" dir. İnsan ilişkilerinde, Ortada bir kabahat, sorun varsa bunun sorumlusu olan kişinin bu sorunu kabul etme beceresine sahip olabilmesi için üst düzey sorumluluk duygusu, farkındalık ve bilinç düzeyi olmalıdır.