Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Aslında kokan hastane temizlik ve dezenfeksiyon işlemlerinde kullanılan kimyasal maddelerdir. Özellikle 80-90 lı yıllarda hastanelerin temizliği amonyak içeriği yüksek temizlik maddeleri kullanılarak yapıldığından o nahoş koku amonyak kokusudur. Üniversitede öğrenciyken bir laboratuvar dersinde derişik amonyak şişesinin kapağını açıp (şişede başka bir kimyasal var zannediyordum) direkt kokusuna maruz kalmamla birlikte, o günden itibaren iki kilometre ötede amonyak kokusu olsa fark eder oldum, zira insanın burnunun direklerini sızlatan, çok keskin ve kötü bir kokudur.
Suyun sıfır derece altındaki sıcaklıklarda bulunduğu katı hâlinin adıdır. Su molekülleri donduğunda moleküller arasındaki hidrojen bağları altıgen geometri oluşturacak şekilde buz kristallerini meydana getirir ve bu durum sıvı hâle göre hacmin artmasına, yoğunluğun azalmasına sebep olur. Bu nedenle buz, suda yüzer.
Yalnız genelde bu işi dermess yapar, bugün daha gelmedi ancak bu zamana kadarki sürede en erkencimizin o olduğunu düşünüyorum.
Hiç bir sınav kişinin hayatında girdiği son sınav değildir. İlk büyük çaplı sınav maceram ilkokul sonundaki 1993 yılında anadolu lisesine girebilmek için olandı, peşinden 1996 da ortaokul sonrasında liselere giriş sınavı, 1999 da üniversite sınavı, 2004 te üniversite bitti bu sefer kpss sınavı. Zaten hayatım boyunca iki kere girmek durumunda kaldığım tek sınav kpss ve ehliyet alırkenki direksiyon sınavı oldu. O yüzden insanın hayatında sınavlar bir kere başladı mı gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Arada bir de kendi alanımda ekstradan aldığım eğitimlerin sınavları da oldu. 40'ıma yaklaşırken bundan sonra sırada hangi sınav var, bilmiyorum. Ancak formal ya da informal sınavların hiç bitmeyeceğini biliyorum.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |