Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
4 yıl doğunun en doğusunda görev yaptım, iki kış(5-6 ay) sularım dondu. Aylar boyunca alabildiğince her yer bembeyaz ve göz artık beyaza alışıyor. Kar, oralar için sıradan birşey. İnsan orda yaşayınca oranın yerlisi gibi karı, eğlence aracı olarak görmüyor, orda kar zorlu yaşam mücadelesi demektir, çetin kış şartları demektir. Bir kere bile kar yağıyor diye sevinip, kar topu oynayıp, kardan adam yaptığımı hatırlamıyorum; bilakis soğuktan ve zorlu kış şartlarından ağladığımı hatırlıyorum. Aradan yıllar geçti ancak karın bendeki etkisi geçmedi, o yüzden yağmurla yetinmeyi tercih edenlerdenim.
Şu an Tam da ara tatil öncesi sınav haftasında olan okullarda, çoğu tembel öğrencinin gönlünden geçen sınav şeklidir. Nasılsa cevap beş şıktan biridir, klasik sınavda olduğu gibi soru çözmeme, cevap yazmama gerek yoktur diye düşünen öğrenci, rehavete kapılır ve desteksiz soru cevaplamaya çalışır. ancak biz öğretmenler tarafından bu sınav şekli, okuması daha kolay olmasına rağmen pek tercih edilmez. Zira bu tür çoktan seçmeli test sorularından oluşan sınavlarda öğrenci başarısı daha düşük olur genelde. Çünkü öğrenci konuyu bilmiyor ve çalışmamışsa, önüne gelen ilk şıkkı işaretlediği için o şıkkın yanlış olma ihtimali, doğru olma ihtimalinden dört kat daha fazla. Bazen gariptir, soruyu doğru okuyamadığı için, öğrenci konuyu ve soruyu bildiği halde bile o test sorusunu yine yanlış çözebiliyor. Günümüz sınav sistemi(lgs ve yks) bu tür çoktan seçmeli sınavlar üzerinden yürütüldüğü için öğrencilerin, çoktan seçmeli test soruları nasıl çözülür, kodlaması kaydırmadan nasıl yapılır, yanlış cevap doğru cevabı götürüyorsa nasıl bir strateji izlenmelidir, soru başına kaç dakika ayrılmalıdır gibi bu konuda esaslı bir eğitime tâbi tutulması gerekiyor.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |