Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Ben kendim için "kendine en çok şaşıranı" diyebilirim. Sözlüğü İlk keşfetmem de tamamen rastlantısal bir şekilde oldu. ana sayfada pandemi ile ilgili haberlere bakarken kıyıda köşede küçücük bir "biyokimya" yazısı dikkatimi çekti. Algıda seçicilik bu olsa gerek, tıklamamla birlikte beni sözlük sayfasına attı. Yeni bir ada keşfetmiş gibi heyecanlandım, bir bakayım ne varmış derken ufaktan ufaktan yazmaya başladım.
İlk başlarda bir kaç gün yazar, sonra bırakır, gündelik aktivitelerime devam ederim diye düşündüm. Sonra bir kaç hafta sonra bırakırım dedim. Bu ayın başında bir kaç günlüğüne denedim ancak yine kaldığım yerden devam ettim. Bu sayede yazmaya olan açlığımı farkettim aslında, meğer ne çok kelime biriktirmişim. Normalde çok konuşan bir insan değilim, aynı zamanda yazan biri de hiç değilim -en son lisede öğrenciyken kompozisyon derslerinde ne yazdıysam o- fakat biliyorum ki daha yazmak istediklerimin çok azını dökebildim, daha fazlasını yazabilecek kadar burda devam edebilir miyim bilmiyorum ancak bu kadarı bile kendime şaşırmama yetti. Bu kadar çok, istikrarlı bir şekilde yazabileceğimi düşünmüyordum çünkü.
Şahsen ben öyle bir böcekle karşılaştığımda yaygarayı koparmaktan detaylarını, tipini farkedemeyeceğim, iri işte, hatta kocamandı diyebileceğim böcek türüdür.
Özellikle çocuk sahibi olan insanların sahip çıktıkları kültürü çocuklarına da aktarmaları gerekir ki kültürümüz nesiller boyunca unutulmadan korunabilsin, sürdürülebilsin. Evlat sahibi değilim, ancak öğretmen olarak, ailemden bana öğretilen türk kültürü, karadenizli olma kültürü ile ilgili benimsediğim her ne varsa, öğrencilerimle elimden geldiğince paylaşmaya çalışıyorum. Erken yaşlarda kültürünü tanımaya başlayan insanlar, gençlik ve yetişkinlikte kültürünü daha çok sahiplenir.
Orman ülkesi demek istemişler herhalde bu adı koyarken. Bir karadenizli olarak özellikle karadeniz boyunca o kadar cennetten köşe, güzelliğine hayran bırakacak doğa harikası yer var ki, gezip görmeyenlere şiddetle tavsiye ediyorum. Gözünüz gönlünüz yeşile doyacaktır.
Marketten alınan 30 lu bir koli yumurtayı, üzerine ağır şeyleri koyup sallaya sallaya taşıyınca, eve gelindiğinde kırılan yumurtalar zayiattan sayılır.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |