Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
2021 senesinin haziran ayının 19.gününe gelinmesine rağmen hâlâ evde kısa kol bile giyemeyecek derecede havaların serin ve kapalı olması sonucu, ne zaman geleceği merakla beklenen durumdur. Gökyüzünde gri bulutlar birazdan yine yağmur yağacağının habercisi, güneşi tam anlamıyla göremedik daha.
Patlama derecesinde Çok hızlı gerçekleşen tepkimelerin, aktifleşme enerjilerini yükselterek, yavaşlamasını sağlayan, böylece tepkimeyi izlenenilir hıza ulaştıran, negatif katalizörlere verilen addır.
Özellikle pandemi döneminde maske içinde kısık sesle konuşan kişilerin, ne dediğinin tam anlaşılamaması sonucu, konunun orijinal halinden sapması durumudur.
Az önce bir başlık gördüm, "içi boş insanlar" adı altında. Aklıma gelen söz, kime göre, neye göre oldu. Çünkü bir kişinin içinin boş olduğuna kim karar verecek ya da içinin dolu olması için kişide ne olması gerekir, bu soruların cevabı kişiden kişiye değişir, ki bence bunlar cevap aranması gerekmeyen, saçma sorulardır.
Yanlı olarak yapılan, kişinin dar açıdan düşünmesi sonucu oluşturduğu genellemeleri, kendi şahsi görüşlerini sanki genel geçer kabulmüş gibi davranması ve herkesin bu şekilde düşünmesini ve davranmasını beklemesi, kişinin sığ olduğunun göstergesidir. Kişi, kendince kendi doğrularını gerçekten de doğruymuş gibi kabul edip, bu şekilde olmayanları yanlış olarak gösteremez. Çünkü doğruluk, yanlışlık, uygunluk, uygunsuzluk, boşluk, doluluk, güzellik, çirkinlik, akıllılık, aptallık vs. göreceli kavramlardır. Fikir dayatmacı kişilerin, öncelikle göreceli kavramları öğrenmesi gerekir.
Kişinin hayatında aksiliklikler, olumsuzluklar bir kere başladı mı, gerisinin çorap söküğü gibi devam etmesi, kişinin başını felaketler silsilesinden kurturamaması durumudur.
Bu tür anlarda kişi kendini kapana kısılmış hisseder ve "şimdi sırada bundan daha kötü ne var acaba" diye kendini durumun içinde çaresizce teslim eder. Çoğunlukla da kişi "neden ben, neden ben","kimin ahını aldım ki bütün bu aksilikler benim başıma geldi","lanetliyim galiba" gibi düşüncelerle tüm bu yaşananların açıklamasını bulmaya çalışır kafasında.
kişinin bir yakınını kaybetmesi ve memlekete cenazesine gitmesi sonucu, iş yerinin bu kişiyi işten çıkarması, peşinden ben sıkıldım diyip sevgilinin terk etmesi, bir yandan da ev sahibinin almanyadan oğlum gelecek diyip oturduğu evden çıkarması, bir de bu sırada ilgilenemediği için evde beslediği kedinin ölmesi, son olarak da bunlara dayanamayıp mide kanaması geçirmesi, geldi mi her şeyin üst üste gelmesine örnek olarak verilebilir. ben örnek olarak yazarken yoruldum, bir de insanın başına gelmesi durumunda kişi artık dayanamayıp, "imdat yangın var" diye bağıracağım diyebilir. Bu zincir nerde kırılacak, ne zaman başıma güzel bir şey gelecek diyip umarsızca yardım eli bekler, nerden geleceğini bilmeden. Bazen de acaba kamera nerde, kime el sallayacağım diyip acaba tüm bunlar kamera şakası mı diye kendini olayların içinden soyutlamaya çalışır, olanları kabul edemez.
Ancak hiçbir şey ilelebet kötü gitmez, elbette bir yerde kişinin başına iyi şeyler de gelmeye başlayacaktır. Yeniden iş bulacak, yeni bir sevgili hatta bu sefer evleneceği kişiyle tanışacak, yeni bir ev tutacak, bu sefer kedi değil, belki köpek besleyecek ve hayatında ne olursa olsun fazla stres yapıp bunun sağlığına etki etmesine izin vermemesi gerektiğini öğrenecektir. Herkesin böyle dönemlerden geçtiği, ancak eninde sonunda rahata erdiğini düşünüp, yıkılmadım ayaktayım diyerek kişinin kendini ve psikolojisini sağlam tutması, Bir daha böyle kötü bir dönem geçirmemesi umuduyla hayata kaldığın yerden, belki de yeni başlangıçlar yaparak devam etmek gerekir.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |