Türkiye'nin memur portalı

Sözlüğü geç keşfedenlerden biri olarak aynı dönemde yazmamış olsak da adını sıklıkla duyduğum, özellikle eski yazarlardan dönem dönem gelip, şöyle bir bakıp gidenlerin, adını muhakkak andığı, sözlükte öyle ya da böyle kendine sağlam bir yer edinmiş olduğunu hissettiğim yazar kişisidir. Tekrar dönmüş olması ve can çekişmekte olan sözlüğe hareket kazandırması, sözlüğe iki yılını vermiş biri olarak beni de mutlu eder. Belki aynı anda yazdığımız başlıklar da olur. Sezonluk da olsa gelmesi iyi olmuştur, diğer tüm eski yazarların da dönüp, dolaşıp gelmesi, iki cümlenin belini kırması, fikirlerini esirgememesini temenni ederiz.

Orucu bozan o basit şeyleri de bilmeyenler bir zahmet oruç tutmuyversin diyesim geliyor bazen. Zira Bazı sorular gerçekten de çok absürt. kişinin önüne mikrofon uzatılınca, sırf soru sormak için mi soruyorlar ya da toplumun bilgi düzeyini düşük göstermek için mahsus mu yapıyorlar diye de şüphelenmiyor değilim.

Sıcak olan maddeden ya da ortamdan, soğuk olan maddeye ya da ortama akan ısıdır. Termodinamik açıdan, Sıcaklıkları eşit olan madde ve ortamlar arasında böyle bir enerji akışı gerçekleşmez. Termodinamiğin sıfırıncı kanunu olarak da ifade edilebilir.

Sabah sabah güldüren bir konu. ben güldüm, bu başlığı akıl edip de açanı da allah güldürsün.

Ben kimya öğretmeniyim. Dört kardeşiz, dördümüz de fenciyiz. İçimizden hiçbirinin de kendini üstün görüp, havalara uçtuğunu görmedim, ayaklarımız ömrümüz boyunca hep yerdeydi yani. Fenci olunca ne oluyormuş ki? Bazen arada aklıma gelir, ablam ve abim fenci olmasa acaba ben de fene yönelir miydim diye, zira diğer seçenekleri düşünmedim bile. Halbuki sözelim de çok iyiydi (yoksa kpss engelini nasıl aşardım), resme de çok ilgiliydim, bizim zamanımızda dil alanı diye bir seçenek yoktu bile, şimdilerde fark ediyorum dil alanı olsaydı belki ona bile yönelebilirdim. Pişman mıyım kimya okuduğum için, tabi ki hayır, ancak diğer seçenekleri değerlendirmemiş olmam biraz kafamda yer ediyor. Hoş büyük ihtimalle diğer seçenekler olsaydı da ben yine kimya okurdum. Branşımı çok seviyorum, öğrencilerim de sevsin, ilerde kimya, fizik, biyoloji temelli bölümler okusunlar, "hocam sizin öğrettikleriniz işimize çok yarıyor" desinler isterim. Birileri fen, birileri sosyal, birileri dil okuyacak, birileri sanata yönelecek, birileri de zanaat işleriyle ilgilecek ki toplum şekillensin ve ilerlesin. Ne böbürlenecek ne de komplekse girecek bir durum görmüyorum, herkes toplumdaki rolünü layıkınca yerine getirmeye çabalasa yeterlidir.

Bu cevaplar öğretmen gözünden bakınca adı efsane değil, olsa olsa hayalkırıklığı olur, saçmalamak olur ya da dalga geçmek olur.

18 yıllık öğretmenlik hayatımın daha çok ilk zamanlarında, belki bu sayfayı renklendirecek pek çok örnek karşıma çıkmıştır ancak kafamda yer eden pek olmamış, saçma cevapları direkt sıfırladığım için olsa gerek. Zaten Yeni nesil sorunun cevabını bilmiyorsa, zahmet edip de saçmalamaya ve oraya birşeyler karalamaya bile gerek görmüyor, kalem oynatmıyor, zayıf almış, almamış umrunda değil.

O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.

En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.

Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.