Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Öyle bir kampanya mı vardı sorusunu yönelterek olaya çok yabancı kalmış, sözlüğün açılışından yaklaşık 6 yıl sonra haberi olmuş biri olarak, ilk dönemlerde yazmaya başlasaydım kesin bir kitap da benim rafımda olurdu şeklinde iddialı konuşabiliyorum. Ancak aslolan yazmanın verdiği rahatlığı yaşamak, karşılığında kitap, kalem, defter çok da bir anlam ifade etmiyor.
Yayımlandığı ilk gün tesadüfen izlememiş olsam -ki kore filmlerini ve arada dizilerini de normalde izleyen biriyimdir- bu kadar popüler olduktan ve üstüne laf söylendikten sonra izlemek içimden gelmezdi sanırım. Dizi güzel, tamamdır; ancak diğer kore dizilerine ve yapımlarına haksızlık yapılmış gibi bir izlenime kapıldım. Bu kadar da abartılmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Güney kore'nin en az Squid game kadar güzel ve kaliteli dizi ve filmleri de var. Bir de çocukların diziden etkilenip, aralarında oynadıkları oyunlarda birbirlerini cezalandırdıklarına dair haberler geliyor dünyanın dört bir tarafından. Popüler kültürün geldiği son nokta. Küçücük çocukların, bir yetişkin filmini(18 yaş sınırı var) kendi başlarına izlemeleri mümkün değil, burda iş ebeveynlere düşüyor, izlettirmeyin efendim.
İnsanların gerçek hayatta göstermedikleri dürüstlüğü, sosyal ortamlarda göstermesini beklemek saflık olurdu. Herkesi kendin gibi sanmak, gündelik hayatta bile karşılığını bulmazken, sanal dünyada hiç mümkün değildir. O yüzden güven sınırlarını doğru çizip, ona göre iletişim kurmaya çalışmak daha az zarar görülmesini sağlar.
Okulun önündeki servis araçlarının ve diğer öğretmen arkadaşların arabalarının oluşturacağı trafiğe denk gelmemek için okuldan nerdeyse yarım saat geç çıkıyorum. yan yana üç okul yakın zamanlarda çıkış yapınca tek şerit gidiş-geliş olan yol mahşer yeri gibi oluyor. benim gibi yeni araba kullanmaya başlayan biri için yolun boşalmasını beklemek kaçınılmaz oluyor, ben de bu sırada fotokopi çekiyor, dolabımı düzenliyor, ufak tefek işlerimi hallediyorum.
Soru sormak için müsade isteyen düşünceli ve sabırlı insan davranışıdır. Ancak karşı taraftan "hayır soramazsın" cevabı alınırsa, acaba soru sorulmaktan vaz mı geçilecektir? Biz öğretmenler için soru sormak ve sorulan soruya cevap almak günlük rutinimiz olduğu için, böyle bir soru cümlesi hayatımda kurmamışımdır. hep direkt sorumu sormuşumdur, hem iş hem de günlük hayatımda dolaylı şeyleri hiç sevmem.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |