Türkiye'nin memur portalı

7,7 ve 7,6 lık kahramanmaraş deprem felaketleri sonrasında enkaz altından sağ bir şekilde kurtarılabilmiş, annesi, babası vefat etmiş ve devlet himayesine alınmış olan çocuklara sahip çıkma güdüsü ile vicdan sahibi herkesin aklından geçen ortak düşüncedir.

Öncesinde de aklımda bulunan ancak bir türlü harekete geçiremediğim bu düşünce, enkazdan çıkartılan her çocuğu gördükçe daha da ağır bassa da, başvuru yapmama engel olan, bizim de riskli deprem bölgesinde yaşadığımız gerçeğidir.

İnşallah bu âfetten sağ kurtulmayı başarabilen her bir bebek ve çocuk, bir daha böyle bir acı yaşamaz, gelecekleri çok parlak ve mutlu olur, güçlü bir şekilde yaşamlarına devam eder ve uzun bir hayat geçirirler.

 

Tam da içinde bulunduğumuz âfet durumunda ihtiyacımız olan doğru ve sağlıklı bilgiye ulaşma imkanımızın kısıtlanmasına sebebiyet veren, biraz da sosyal medyanın gücü nedeniyle, doğru, yanlış, yanlı, her kafadan bir ses çıkması sonucu oluşan, kafa karıştırıcı durumdur.

Şu 4-5 gündür internet ve haber kanallarında şahit olunan bilgi kirliliğinin haddi hesabı yoktur. Bunun da en önemli sebebi, bilginin çıkış kaynağından doğruluğu teyit ettirilmeden hemen servis edilmesidir. Durumu nereye çekersen o yöne gider ve peşinden bir sürü insanı sürükler. Özellikle bu deprem felaleti sırasında ve sonrasında fısıltı gazetesi anında devreye girer. Halbuki doğru bilgi tektir ve eninde sonunda gerçek ortaya çıkacak ve durum aydınlanacaktır. Bu tür durumlarda hemen galeyana gelmemek önem arz eder, tabi sakinliğini koruyacak şart, zaman ve konumdaysanız.

 

Etki alanı zaten geniş (10 il) olan bir âfeti daha da genişletmeme çabasıdır. Yoksa grönland ve danimarka'dan dâhi hissedildiği belirtilen depremin, ülkemizde de yarattığı etki ve tahribat tabi ki bu 10 il ile sınırlı değildir. Elazığ'ın da Ohal kapsamına girmemesini, ekonomik ve siyasi nedenlerden kaynaklı olabileceğini düşünüyorum.

Geçmeyeceğini bilsem de geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

 

Sanki hak ettiği cezayı alacak, kaçamadı da ne oldu sanki? O da ihbar olmuş da yakalanmış, ya ihbar edilmeyip çoktan yabancı ülkelere firar eden katil müteahhitlerden kim, nasıl hesap soracak? Aslında ölümüne sebep oldukları her can için 1 yıl ceza alsalar, müeebbet hapisle yargılanmış olurlar. bir daha da gün yüzü göremezler, aynı yaptıkları enkazların altında yitip giden canlar gibi. Aslında azıcık onur olsa, gidip kendilerinin teslim olmaları gerekirdi ölüme sebebiyet verdikleri için. Ne müteahhiti, ne denetleyeni, ne inşaat mühendisi, ne belediyesi, ne bakanlığı...en tepeden en aşağıya her kimse bu çürük binaları yapıp, buna çanak tutanı hepsinin de en azından istifa etme, sorumluluğu üstüne alma onurlu davranışını göstermesi gerekirdi. Ancak böyle bir şey bu tür insanlar için çok ütopik.

 

Nitelikli personel olmak için depremzedeye mercimek çorbası yapmak yeterli gelmez. önce o çorbayı içebilmesi için, o enkazdan sağ kurtarabilecek acil müdahale ve arama-kurtarma eğitimden geçmek gerekir. Böylelikle en değerli saatler ekip gelsin diye beklemekle boşa geçmemiş olur. Benim kanımca gerçek anlamda nitelikli vatandaş olmak budur. Yoksa istersen bir milyon kişilik çorba yap, içirecek can olmayınca ne fayda?

 

köfn  

açık yara  

yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek  

senden güzeli mi var  

hiç bitsin istememek  

gargalak  

sade sevmek  

kapı duvar  

kendini kaptırmak  

alışkanlıkları değiştirmek