Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Aşırı soğuk havalarda soğuğa karşı açıkta kalan ellerin, buruşup, çatlayarak kanamasına yol açacak kadar ciltte tahribata yol açan rahatsız edici bir durumdur. Ellerin üzerinde küçük küçük kan pıtırcıkları oluşuyor ve o kan pıtırcıkları patlayıp, ellini kullandıkça elin üstünde dağılıyor. Her kış başıma gelirdi ancak son birkaç gün zirve yaptı. Her akşam mavi kutulu sadık nemlendiricim nivea kullanmama rağmen her sabah yine aynı sonuç, ellerim soğuktan kanıyor. Benim gibi kuru ve hassas ciltli insanlar için, yaşam kalitesini düşüren bir durumdur, krem yerine daha etkili bir çözüm geliştirmek gerekiyor.
Mor menekşe, nilüfer'den : bir mahsun mor menekşe, ağlıyor mu ne? Eşimin suratı asıkken, ona takılmak için mırıldandığım ve sevdiğim bir nostaljik şarkıdır.
Benim işim anlatmaktır, öğretmenim ve günde 8 saat kimya anlatırım. Anlatırım da anlatırım o yüzden anlatmak hamurumda var. Hiç susmam, akşam eşim gelir eve, ona gün içinde olanları anlatırım, telefonla ailemle konuşurum, en ince detayına kadar her şeyi anlatırım. İçime attığım, dur bu da söylenmez dediğim hemen hemen hiçbir şey yoktur. O yüzden bana biri sır vermeye kalktığında, yok o zaman söyleme derim, çünkü anlatmadan duramam, biraz karadenizli olmanın da etkisiyle, ketum olmak, içine atıp dertlenmek bize pek uğramaz. Felsefem beni direkt bağlayan bir mevzuu değilse, ben içime atıp, üzüleceğime; karşı taraf duyup da o üzülsün. İnsan kendi kendine biriktirip biriktirip, kendi içine akıtıp, akıtıp en sonunda dolar ve taşar. Kimse bunu kendine yapmamalı, kimse hayatta hiçbirşey için kendini bu denli doldurmamalı. Çevresinde anlatacağı kişiler yoksa, kelimelere dökülemiyorsa, kafasını bu şekilde rahatlatamıyorsa; en azından yürüyüş yaparak, resim çizerek, hobi edinerek kendini rahatlatmanın yollarını bulmalıdır. Herkes değerli ve biriciktir, en önce sevilmesi gereken kişinin kendisidir.
Evet imkansızlıklar sebebiyle okuyamamış ya da istenilen seviyelere çıkılamamış olmayı ifade edebileceği gibi okuyamamış olmanın bir bahabesi olarak da ileri sürülebilecek kinayeli bir cümledir. Kimisi gerçekten gerekli şartların yokluğundan bir şeyi yerine getirememenin üzüntüsünü yaşar, kimisi de zaten yerine getirmek istemediği bir şeyi şartların yetersizliğini fırsat bilerek yapamamış olmanın sevincini yaşar; zaten yoktu ki der, geçer.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |