Türkiye'nin memur portalı

Karadutun tadı kadar o mor rengi daha çok hoşuma giden tarafı. Ağacından yerken sapından değil de meyve kısmından koparılmaya çalışılırsa, eller ve üstünüz, başınız mor renge bulanır. O mor lekeler, Karadut yediğinizin nişanesidir. Memlekette bizim de bahçemizde var karadut ağacımız. Annemin o ağaçtan yaptığı karadut reçelinin tadına doyum olmaz, muhteşemdir.

Bonzai için ayrı, kaktüs ve sükulent için ayrı, iç mekan bitkisi için ayrı, dış mekan bitkisi için ayrı ayrı satılan bu topraklar sırf lafta, alıcıyı kandırmak için bu adlarda satılmıyordur umarım. Daha geçende bonzaimin saksısını ve toprağını değiştirdim. Baktım pek mutlu olmadı, biraz araştırdım ve internetten bonzaiye özel toprak siparişi verdim. Bakalım nasıl bir toprak, daha da önemlisi bonzaim bu toprakta mutlu olacak mı. inşallah bonzai toprağı diye de sıradan bir toprağı satın almama sebep olmamışlardır. Çiçek severlerin umutları ile oynayanların, çiçekleri solsun, ne diyim.

Ağacından toplanan her meyve saygıyı hak ediyor. Dünyanın en güzel şeyi olsa gerek, bir meyveyi ağacından toplayıp, doyuncaya kadar yiyebilmek.

Armut en genel geçer, toplumca en bilinen meyve olduğu için deyimde adı geçmiş diye düşünüyorum. Armutun veliahtı elma olsa gerek.

Üstüne vazife olan hiçbir şeyi yapmayan insanların tam zıddı olan insan türüdür. Bazı insanlar sorumluluk almaktan o kadar uzaktır ki ne görev verirsen ver, üstlenmez, yapmaz, ilgilenmez, omuz silker. Bazıları da görev verilmediği hâlde her işi kendi üstüne kabul edip, koşa koşa doğru ya da yanlış yapmaya çalışır. Bunlar, Uçlarda gezen insan örnekleridir.

Bugün yapmam gereken işleri saymak bile, bu işleri yapmaktan daha yorucu. Hafta sonu her ne kadar tatil zamanı gibi düşünülse de, hafta içi zamansızlıktan dolayı yapılamayan ve evde biriken işleri yapmak için en müsait zaman dilimi. O yüzden hem bir yandan hafta sonu iş mi yapılır diyip hem de bir yandan biriken işleri azar azar eksiltmek gerekir. Hafta sonu, yan gelip yatma lüksü olanlara selam olsun.

O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.

En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.

Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.