Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

emelkoca

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

2,651 entry 576 konu 364 puan
08.05.2024 18:20 son işlem tarihi takip etme takip et

sağ gösterip sol vurmak

Ummadığın anda, ummadığın kişiden, hazırlıksız ve Beklenmedik bir şekilde, fayda göreceğim zannederken zarar görmektir. Güvendiğin dağlara kar yağması; Ne umdum, ne buldum durumudur. Bu durumu yaratan, insanı böyle ters köşeye yatıran kişilere bir daha güven beslemek, inanmak imkansız hâle gelmiştir. Bu vuruşun rövanşını da hayat öyle ya da böyle insanın karşısına çıkartır elbet.

03.05.2024 22:47
  1. ekmeğini yedim suyunu içtim

    İnsanların minnet duygusunun yetersizliğinden doğan durumdur. Zira yemeğini yediğin, suyunu içtiğin, sana emek veren ve hizmet eden bir kişi hakkında ne kadar kötü şeyler düşünsen bile arkasından olumsuz konuşmamalısın. yok illâ konuşacağım diyorsan da o zaman o kişinin ekmeğini yiyip, suyunu içmeyeceksin, gerisi nankörlüğe girer. Hem yapıp hem de rahatsızlık duymak da işin başka bir boyutu.

     
  2. kar görmeyen ama soğuğu iliklerde hissedilen bir il

    Zararda olan ildir. Başka yerlerde kar yağar, böylece en azından havanın soğuğu kırılır, karlar eriyince kadar hava daha ılıman kalır. Burda ise kar yağamadığı için hava soğuk olduğu ile kalır, dondurucu soğuklarla başedilmeye çalışılır. Aynı durum geçen haftalarda başımıza geldi. Hemen dibimizdeki yerde kardan yollar kapandı, trafik durdu, hayat felç oldu; bizde bir kar tanesi bile düşmedi ancak soğuktan titredik, "komşuda kar yağar, bize soğuğunu yemek düşer" dedik.

     
  3. yeni bir şey öğretmek

    Öğretmenler branşlarındaki konuları sınıfta öğrencilerine anlatarak, konuları öğrenmelerini ve sınavlarda başarılı olarak, hayatlarını istedikleri meslekte çalışarak yaşamalarını amaç edinirler ancak eğitim-öğretimde "gönüllülük" esastır. Bir kişiye yeni bir şey öğretebilmek için karşıdakinin öğrenmeye açık olması lazım, yoksa istediğin kadar birşeyler vermeye çalış, almaz, alamaz çünkü öğrenmeye gönlü yoktur. Bazen de kişi karşısındaki kişiden istemdışı bir şekilde, gizil birşeyler öğrenir; birlikte çalıştığımız ya da aynı ortamda bulunduğumuz kişilerden, direkt ya da indirekt iletişim hâlinde olduğumuz insanlardan, dakik olmayı, güzel konuşmayı, hoşgörülü olmayı, hatta gülümsemeyi..vs görerek, yaşayarak öğreniriz. Öğrenme sadece okul çağında değil, hayatın her aşamasında olan birşeydir. Hiçbir zaman öğrendim, tamam oldum dememek gerekir. Kişinin öğrenecekleri hiçbir zaman bitmez, mevzuu sadece akademik bilgilerle sınırlı değildir ki. Kişinin, inatçı olmamayı, kendini sevmeyi, hayata pozitif bakmayı, incinmemeyi, incitmemeyi..vs öğreneceği duygu ve düşünce anlamında da o kadar çok şeyi vardır ki o yüzden kimden, neyi, ne şekilde öğrendiğimiz, gördüğümüz farketmez yeter ki öğrenmeye açık olalım. Önce öğrenelim, sonra öğrendiklerimizi başkalarına öğreterek zinciri devam ettirelim. Malum birine birşey öğretebilmek için kişinin önce kendisinin öğrenebilmesi lazım. Yoksa öğretilen şeyin inandırıcılığı olmaz.

     
  4. Hippopotomonstrosesquippedaliofobi

    Olmaz olsun böyle fobi dedirten, söylemesi bile ayrı bir fobi kaynağı olabilecek türden, ilk kez duyduğum ve kendi adıyla mütenâsip, uzun kelime korkusu anlamına gelen fobi türüymüş. Fobilerin her türlüsü sevimsizdir zaten aynı bu kelime gibi.

     
  5. organik kimya

    Yapısında temel element olarak "karbon" bulunduran; karbona hidrojen, oksijen, azot, kükürt gibi elementlerin de eşlik ettiği sayıları milyonlarca olan; hidrokarbonlar ve fonksiyonel gruplu bileşikler olmak üzere iki temel sınıfa ayrılan; karbon kimyası olarak da bilenen; organik bileşiklerin yapısını, tepkimelerini, elde ediliş yöntemlerini inceleyen kimyanın alt dalına verilen isimdir.

    Alkanlar, alkenler, alkinler alifatik; benzen ve türevleri aromatik hidrokarbonlara; alkoller, eterler, aldehitler, ketonlar, karboksilli asitler, esterler, aminler, amidler, alkil halojenürler, nitro alkanlar, karbonhidratlar, proteinler fonksiyonel gruplu organik bileşiklere örnektir. Organik kelimesinin kökeni canlı yani organizma kelimesinden gelir. Organik kimya canlılarda bulunan bileşikler, dna, rna, petrol ve petrol ürünleri, ilaçlar, boyalar.. gibi geniş yelpazeli konularda çalışma alanına sahiptir.