Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Nasılsa yanılacağım deyip, hiç kimseye güvenmemekten daha iyidir. İnsanlar bu şekilde öğreniyor kime ne kadar güvenip, güvenemeyeceğini; deneyerek, yaşayarak öğrenme. Aslında Güven duygusunda doz çok önemlidir, kişi kendi yapacaklarını bile kestiremeyip, kendi kendine bile tam kefil değilken, kendi dışındaki başka bir varlığa limitsiz güven beslememelidir. her zaman bir açık kapı bırakmalıdır, hata payı olmalıdır, sonrasında sonsuz güven duyulan kişide ufacık da olsa bir yanlışlık görüldüğünde daha büyük hayal kırıklığı yaşanır. Bu nedenle doğru kişilere yeterli dozda güven beslemek kişiyi daha az yıpratır. zira beşer, şaşar; Hiçkimse kusursuz değildir, kendimiz de dahil ancak bu bizi güvensiz yapmaz. Kişinin inanacağı ilk kişi kendisi olmalıdır, daha kendine yeterince inanmayan, güvenmeyen kişilerin başkalarına kendisinden daha çok inanıp, güvenmesi sorunun başlangıç noktasıdır.
Şükür; allahın biz kullarına bahşettiği nimetlere ulaşabiliyor olmanın verdiği minnettir. Oruç tutmak kesinlikle körü körüne bir açlık olmamalıdır. Kişi ne için oruç tuttuğunu bilmelidir; Su gibi kolay ulaşılan bir kaynağa bile, hemen yanında olmasına rağmen, içmeyip, vaktini beklemek büyük bir irade kontrolüdür. Oruç, Nefsini terbiye etmektir, bir ay boyunca vücudu dinlendirmek, az ile yetinmeyi öğretmektir, paylaşmaktır, içinde barındırdığı güzelliklerin farkına varıp, bunu yerine getirmektir. bu ibadeti yapabilecek sağlığa ve imana sahip olduğumuz için binlerce kez şükürler olsun.
Ağaçların Yeşilliği ve deniz ile gökyüzünün maviliğinin ağırlıklı olduğu, eşsiz doğal güzellikteki yerleri betimlemek için kullanılan ifadedir. Huzur, ferahlık, mutluluk, arınmışlık gibi duygular hisettiren, insanın gözünü, gönlünü açan bu mekanlar, insanlar tarafından kirletilmemiş, bâkir topraklardır; korunası yerlerdir.
Doğal güzellikler ile bezenmiş olan ülkemizin dört bir tarafında, cenneten kopmuşcasına yerler bulunmaktadır, bizler de gezip, görerek bu güzelliklerden faydalanmalı, allahın bize dünyada sunduğu bu cennet köşelerini korumalıyız.
Geçen seneki ilk sezonunun ortasında dahil olduğum diziyi izleyenler arasındaki yerimi, sezon finali ile birlikte bıraktım. Zaten tv de dizi izleyecek kadar sabırlı biri değilim ki bu kadar bunalım bana fazla. Bu sezon denk gelsem de izlemeyi iyi ki bırakmışım dedirtecek cinsten sahnelere denk geldim. şahsi fikrim geçen sezon finali ile birlikte final yapması gerektiğiydi.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |