Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Şahsen kitabın ya da filmin sonunu öğrenmiş olmak bende bir etki yaratmaz, zira sonuç değil süreç odaklıyımdır. O sona gelinceye kadar neler olduğunu bilmediğim sürece ben o kitabı okumaya ve o filmi izlemeye devam ederim. ki sevdiğim aynı filmi 4-5 kere izlemişliğim vardır. Ancak bu işi karşımdaki kişi kitaptan ya da filmden bahsederken bir anlık unutkanlıkla yapmak yerine, bile isteye sonunu söylemiş ise o zaman bu yaptığını başına kakar dururum, dilimden kurtulamaz.
Ne çocuk oldu diye yürümeyen bir evlilik yolunda gitmeye başlar, ne de çocuk olmadı diye güzel giden bir evlilik son bulur. Çocuğu olmayan evli bir insan olarak, evliliklerin gidişatının çocuğa endekslenmesini doğru bulmuyorum. Çocuklar böyle bir konunun malzemesi yapılmamalıdır. Zira her çocuğun, dünyaya gelişinin her iki ebevyn tarafından dört gözle beklendiği, huzurlu, mutlu bir yuvada doğma ve büyüme hakkı vardır.
Belli bir tempoyla giden bir işte, grup üyelerinden birinin işi ağırlaştırıp, işin gelişimine ve ilerlemesine engel olması, işi yavaşlatması ya da tamamen durdurmasıdır, bir nevi destek değil, köstek olmasıdır. Ya işi bilmezler, ya gönülsüzdürler ya da işi sabote etmek için bilerek engel olmaya çalışırlar. Bu nedenle bu tür ayak bağı olan kişiler, özellikle grup çalışmalarında takım arkadaşı olarak pek tercih edilmezler, bu kişilerle birlikte yol almak zordur.
Saksıda çiçek değil ki bu toprağını ver, suyunu ver, güneş ışığına koy, büyüsün, gelişsin. İnsan yetiştirmek apayrı bir mevzuu. 17 yıllık öğretmenim, ne kadar öğrenci okuttum, mezun ettim, bilmiyorum. Çoğu üniversiteyi kazanıp, hayata atıldılar; bir nebze hayatlarında farkındalık oluşturabilmiş, beyinlerinde ufak bir kıvılcım yaratabilmiş, ufuklarını bir nebze açabilmişsem ne mutlu bana. Ancak asıl sorun, bu konuda sorumluluğun paylaşılması gerekirken, sorumluluğu ailenin okula, okulun aileye, çocuğun hem aile, hem okula hem de sisteme yüklemesidir. Özellikle sosyal medya ve teknoloji bağımlılığının hızla yayıldığı şu süreçte, gençlerin eğitiminde, koordineli bir şekilde herkes üstüne düşeni yerine getirse gençlerimiz daha azimli, hevesli ve kararlı bir şekilde geleceğe emin adımlarla ilerleyecektir.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |