Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Geçenlerde yolumun üstündeki pastaneye uğrayıp, sütlü nuriye almak istemiştim, ramazanda pek severiz. Pastane çalışanı, bugün sütlü nuriye çıkmadığını söyleyip, onun yerine soğuk baklava alabileceğim önerisinde bulundu. Otuz saniyelik bir bakışma yaşadım soğuk baklava denen bu yeni tatlı türü ile. Üstü tiramisu gibi kakao ile kaplanmış, o yüzden altında ne olduğu gözükmüyor bile. İçimden bir ses "çamur gibi görünüyor" dedi ve almadım. Tadı belki güzeldir, yiyene afiyet olsun derim ancak ben geleneksel düşünen bir insanım. Tramisuyu da çok severim, baklavayı da. Ancak bana göre tramisu tramisu gibi, baklava baklava gibi olmalı. O gün pastaneden elim boş çıkmayayım diye ekler alıp çıktım.
Halide edip adıvar'ın "mor salkımlı ev" adlı anı kitabını anımsatan; ikiz kardeşi olan erguvan gibi, insanın gözünü şenlendiren o güzel renkleri ve o güzel mis kokusu ile baharın geldiğini müjdeleyen romantik çiçek türü.
Üç kelimeden ibaret olan "aşk", kelimelere dökülmeye çalışıldığında saatlerce de üzerine konuşulabilir, "anlatılmaz yaşanılır" şeklinde iki kelimeyle de özetlenebilir. Çoğu kişi aşık olduğunu zanneder. ancak gerçekten aşk bu mudur, bilmediğinden sadece kendini aşık olduğuna inandırır, tabi karşısındakini de. Bir süre sonra anlar ki aslında başına gelen şey aşk değildir, geçici bir heyecan yükselmesidir, o yüzden bitiverir ve söner. Gerçekten aşık olmuş olsaydı bitmezdi ya da aşkı sevgiye evrilirdi.
Romantik aşk, tutkulu aşk, mantıklı aşk, aptalca aşk, bağımlı aşk, ilk görüşte aşk, platonik aşk.. gibi çeşitleri olan aşkın illa da karşıt cinse karşı duyulması da gerekmiyor; sanata, doğaya, yaradana.. duyulan aşk çok daha bâkidir.
Kişiye kendini ifade etme hakkı vermeden, söyleceklerini dinleyip, anlamadan, kulaktan dolma bilgilerle kişi hakkında karar vermek. Toplum olarak çok sık gerçekleştirdiğimiz bu eylem, kişinin önyargılara kurban edilmesi durumudur.
Kitabın sırt bölümünde bulunan, sayfaların düzgün durmasını sağlayan ince bez şerit, şiraze olarak adlandırılır. Gerçek anlamda, Şiraze bozulunca kitap dağılır, sayfaları kopar, gider. Mecazi anlamda şirazeden çıkmak ya da şirazenin kayması, artık düzelmez olmak, aklî dengesini kaybetmek, çığrından çıkmak anlamlarında kullanılır.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |