Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Öğretmenlikte geçen 18 yılın ardından benim için konu "unutulmayan öğretmenlik anıları" şeklinde evrilmiştir. Zira öğretmenlikte geçen sürem, öğrencilikte geçen yıllarımdan fazla olunca öğretmenlikte daha çok anı biriktirdim ki bu anıların da ortamı ve öznesi yine okul ve öğrenciler olduğu için konunun çok da dışına çıkmış olmuyorum. sadece pencerenin bir tarafından diğer tarafına geçmiş oldum.
Bugünlerde 12'lere bol bol deneme yapıyoruz, gelmeyen öğrenciler oluyor, bu vesile ile boş sıralara oturma fırsatı buluyorum (normal zamanda bu mümkün olmuyor). Boş olan öğrenci sırasına oturunca ve etrafı izleyince hemen farklı duygu ve düşüncelere dalıyorum, değişik bir ruh hâli oluşuyor, hüzünleniyorum. Tahta önünde olmaya fazla alışmışım sanırım, orda dersimi anlatırken daha rahatım.
Kişinin dış görünüşünde ve fiziksel özelliklerinde gerçekleştirdiği değişiklik ve iyileştirmelerdir. Genellikle en kolay yoldan yapılanı, saçların boyu ve rengindeki değişikliklerdir. Kıyafet tercihlerinin değişmesi, gözlük takıyorsa lens ya da lazer işlemi ile gözlüğün kullanımının bırakılması, burun, çene, göz gibi bazı organlara estetik işlemlerin uygulanması şeklinde olabileceği gibi, kişinin yürümesini, konuşmasını, beden dilini değiştirmesi şeklinde yaydığı enerji alanında topyekün bir değişiklik de yaşanabilir. İmaj değiştirmek, hem kişinin kendisinde hem de çevresinde, durum fark edilip yeniliğe alışıncaya kadar ufak bir heyecan yaratır. Kişi kendini beğendiği ve mutlu olduğu sürece her türlü değişikliğe gidebilir düşüncesindeyim.
Sokak köpeği zombi miymiş ki böyle bir muamele görmüş? Halbuki yine istanbul'da pek çok metro hattının daimi yolcusu olarak ünlenen boji adlı sokak köpeği, yabancı basın haberlerinde bile yer almış. Hâl böyleyken bu durum çok tezat olmuş.
Gökhan türkmen'in "seninle ben" klibini izlediğimde, hissettiğim ve gördüğüm duygu. Şarkı her gökhan türkmen şarkısı gibi dehşet güzel ancak bir allah'ın kulu dememiş mi klipte çok abartmadık mı diye? Nasıl bir ruh hâlinin yansımasıdır o? Ben izlerken yoruluyorum, bir enerji yükselmesi de yaratmıyor değil ama bence tam bir delilik hâli.
Delilik, Her duyguyu ve özellikle coşku durumunu en yükseklerde ya da en diplerde yaşama, sınırları belirlemede zorlanma ve kafa karışıklığı durumudur.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |