Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Tabi ki yazarlar robot değil; tuşuna bas, konu açsın, tuşuna bas entry girsin. Herbirimizin gündelik hayatı, işi, uğraştığı şeyler birbirinden farklı. Her gün aynı modda olamayabiliyoruz, canımız sıkılabiliyor, yorgun, bitkin ve de sinirli olabiliyoruz. Ancak ortak paydamız burası, sözlük. Bu tür durumlarda sözlüğe şöyle bir bakıp çıkabiliyor da insan ki ben de on gün kadar bu süreci yaşadım. Ancak yazma dürtüm beni yine rahat bırakmadı, kaldığım yerden devam ediyorum. Mühim olan da bu bence, arada tökezlenir ama yine de yürümeye devam edilir.
Daha evin içinde kısa kollu giyip oturamıyoruz haziran ortası gelmesine rağmen, ancak planlarımız sekteye uğramazsa yaz tatilinin olmazsa olmazı olan "deniz, kum-karadenizde daha çok taş-,güneş" üçlüsü temmuz ayı itibariyle hayalken, gerçek olacaktır.
Beynin algılama kapasitesi sınırlıdır, bu nedenle Etrafımızda olan biten her şeyi algılayamadığımız için, algıda seçicilik olur. Bu durum diğerlerini hızlıca atlamamızı ve bir şeye odaklanıp, dikkati belli bir noktaya yönlendirmemizi sağlar.
Algıda seçicilik, Kişinin gördüğü şeyleri, ilgi alanına, altyapısına, deneyimlerine ve tavırlarına göre seçici olarak yorumlamasıdır. Kişilerin aynı şeylere bakıp, kendi öncelik ve değerlerine göre farklı şeyler görmeleri algıda seçiciliğin sonucudur. Algıda seçicilik uyarıcının şiddeti ve büyüklüğü, tekrar, tuhaflık, zıtlık, hareketlilik gibi dış faktörlerden ve ilgi, meslek, ihtiyaçlar, beklentiler, tecrübeler gibi iç faktörlerden etkilenir.
2015 yılından beri hizmet veren memurlar.net sözlük bölümünü daha aktif hale getirebilmek için sunulan önerilerin bir arada toplandığı başlık.
Nacizane şahsım tarafından sunulan fikirler şu şekilde:
1) 2005 yılından beri memurlar net üyesi olmama rağmen memurlar.net sözlükten yaklaşık dört ay önce haberim oldu. Bunda benim de payım var, son 7 yıldır siteye ayda yılda bir giriş yaptım, ancak pandemiden dolayı son zamanlarda daha sık girdiğimde de sözlüğü fark etmem zaman aldı. Fark etmemle birlikte de ilk günden itibaren aktif olarak yazmaya başladım zaten.benim gibi üye olup da sözlükten bihaber olan, potansiyel aktif yazar olabilecek kişilerin dikkatini çekmeyi başarmak gerekir. Bu konuda editörlere daha çok iş düşüyor.
2) aktif yazarların kendi aralarında anlaşması, koordinasyon ve fikir alış-verişi ile yazarlara günlük ya da haftalık en az belli bir sayıda konu açma ve entry girme görevi verilebilir.
3) her ay olmasa da, editörlerin kendi aralarında belirledikleri aylarda, aktif yazarlar arasından birine kitap, kitap ayıracı, dergi, ajanda gibi küçük süpriz hediyeler verilebilir.
4) ilk yıllarda sözlüğü aktif olarak kullanıp, sonradan yazmaktan vazgeçen sözlük yazarlarının tekrar sözlüğe geri kazanımı için -yine burda editörlere iş düşüyor- çalışmalar yürütülebilir.
Tek amaç sözlüğü daha canlı, daha aktif hale getirebilmek, aktif yazar sayısını arttırabilmektir. Ki ben sözlüğe başlamadan önce sözlüğün kapanacağına dair başlıklar gördüm. Böyle bir durumunun mevzu bahis olmaması için görev, biz yazarlara düşüyor.
Kişi, Öncesinde, merak ettiği veya bilmediği bir konuyu sorduğunda olumsuz, kötü, hatta rencide edici dönüt almışsa ya da soru soran başka birinin böyle bir duruma düştüğüne şahit olmuşsa soru sormaya korkar hale gelir. Bu nedenle soru sorma korkusu, Altında geçmiş kötü tecrübeler ya da başkasından örnek alma yatan, aşılması gereken, kişiyi bilgiye birinci ağızdan ulaşmada yoksun bırakan durumdur.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |