Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Artık istediğin kadar hortlatabilirsin dermess, o eşiği çoktan aştık. Deprem Korkum hiçbir zaman kendim için olmadı ki zaten, en kötü ne olabilir ki, ölürüm. Benimkisi, Eşim ve annem, babam, kardeşlerim, yeğenlerim, canıma can katan kişilerin başına birşey gelecek korkusuydu, onlardan birine birşey olsa yaşamanın ne anlamı kalırdı. İşte gösterdi ki korkunun ecele faydası yokmuş, pamuk ipliği bile değilmiş bizi hayata bağlayan. Deprem ve sonrasında yaşanılanları da uzaktan da olsa bizatihi görünce, korku ya da endişe katsayım azaldı, kendi hâlimize bırakılacağımız gerçeği ile yüzleştim.
10 ili kapsayan bu büyük felaketin yıkımları ile uğraşırken, daha büyük yıkımlar olmasın diye istanbul için çeyrek asırdır yapılmayan hazırlıkları şimdi geri kalan sürede mi yapacaklar? Yine fazla optimist görüyorum bu düşünceyi. En kötüsüne hazırlıklı olalım bence.
Olayımız bu zaten, çamur atmak. Olan olup, bittikten sonra da herşeyi aklamak, paklamak. Orijininde "insan ve insan canının kıymeti" olmayan kişileri anında bu tür oluşumlardan def edeceksin. Kuru kalabalıktan oluşan insansıların oluşturduğu kurumlarda, sadece kağıt üstünde birşeyleri yapılmış gibi gösterip, gerçekte hiçbirşey yapılmamış olmanın bedeli kaç can ödedi, kaç can ödeyecek? Sadece yüce yaradan bilir, biz insanlar doğru bilgilere ve doğru olana ulaşmaktan aciz bırakılıyoruz çünkü.
Tv de büyük bir heyecanla bunca saat sonra enkaz altından sağ çıktığı için mutluluk nâraları atılarak kurtarılan canların kaçı hastane yolunda ya da hastanede vefat ediyor? Bunun cevabına hiçbir zaman dürüstçe ulaşamayacağımızı bilsem de içten içe bu merak yüzünden, 4.günden itibaren tv ye bakmaz oldum. Geç gelen yardımın, hiç gelmemesinden bir farkı yok çünkü. Çoğu belli bir saatten sonra sağ kurtulsa bile, enkaz altından çıkarıldıktan sonra yaşamına devam etmesi komplikasyonlar ve organların aldığı büyük hasar yüzünden çok zor. Bunu bile bile nasıl bu kadar geç kalındı, aklım, hayalim almıyor. İşte bu yüzden acilen, topyekün, arama-kurtarma eğitimleri düzenlenip, acil müdahalede bulunacak kişi sayısını şimdikinin yüz katına, bin katına, milyon katına çıkarmalıyız.
Zaten söylenenler ile yapılanlar birbirini tutsaydı, ülkemiz bu durumda olur muydu?? Konuşmak kolay, icraat zordur. Herkes kolayı tercih eder, işte gördüğümüz gibi.
Çalkalanma sonucu dipteki birikinti bulanıklığa sebep olsaydı, bir süre sonra tortunun tekrar dibe çöküp, suyun durulması gerekmez miydi? Kuvvetle muhtemel depremle birlikte havuzun dibinde çatlaklar oluştu ve çatlaklardan sızan toprak parçaları suyun rengini kahverengiye döndürdü. (zaten düzenli olarak temizliğinin yapıldığını düşündüğüm bir havuzda, suyu bu denli bulanıklaştıracak bir birikinti olamaz)
İki yıl önce bizzat da görmüş olduğum balıklıgöl'deki deprem sonrası yaşanan bu durumun, balıklara zarar vermemiş olması işin teselli edici kısmıdır. Keşke canlara da birşey olmasaydı.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |