Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Kişi bu yol ayrımında kalmışsa hangisini seçerse seçsin, aklında 'ya diğer seçeneği seçseydim şimdi hayatım nasıl olurdu' sorusu muhakkak kalırdı.
En güzel seçenek bu kararı tek başına vermek zorunda kalmamak, karşı tarafın seçim yapmayı daha kolay hâle getirmesi olurdu. Kal diyen biri olsa gitmek yerine kalmayı tercih ederdin ya da gitmeni isteyene giderek cevap verirdin. Karşındakinin fikrini almak -hele ki benim gibi markette hangi kasaya gitsem, buna bile zor karar veren biri için- en mantıklısı. Böylece en azından kararı, seni bu kararı almaya zorlayan kişiye yükleyince suçluluk hissi de azalmış olurdu.
Özellikle bayram günlerinde eve gelip giden akraba, eş dost konu komşuya ikram edilen, maharetli ev hanımları varsa ev yapımı-ki tercih edilir-, yoksa tatlıcılardan hazır olarak alınan baklava, kadayıf, revani, şekerpare, lokma, tulumba, kalburabastı gibi ekseriyetle şerbetli olan tatlı türleridir.
Özellikle kalabalık bayram günlerinde tepsi tepsi yapılır ya da alınır ki herkes nasiplensin, maksat tatlı yiyelim, tatlı konuşalım. Hele ki ramazan bayramında fazla tatlı yüklemesi, minik bir şeker komasına girme sebebi de olabilir, o yüzden kontrolü elden bırakmamak gerekir.
Herkes bayramda baklava gibi şerbetli tatlıları tercih ederken, az önce dumanı üstünde tüten, üstü nar gibi kızarmış, bayramlık, fırında sütlaç pişirdim. Zira eşimin en sevdiği tatlıdır kendileri. Ben zaten tatlı yemiyorum, bari bir kişi mutlu olsun.
İnsanların birbirlerinin bayramlarını kutladıkları, bu ve bundan sonraki bayramlarda mutlulukla, huzurla, sağlıcakla tekrar görüşmek üzere şeklinde, birbirlerine iyi dilek temennilerinde bulundukları, tebrik şeklidir.
Bizim emektar laptopun fanından da sanki araba motoru çalışıyormuşçasına, hunharca kulakları tırmalayan bir ses geliyor. Canlı ders yaparken öğrenciler bile fark ediyordu, hocam o ses ne diye soruyorlardı, o denli. Tabletle ders anlatmaya geçtim de öğrenciler bu eziyetten kurtuldu. Mümkün olduğunca laptopu açmamaya ve o sese maruz kalmamaya çalışıyoruz. Açıp, fanını temizleme lüksümüz de yok zira açtıktan sonra eski haline geri dönüşümü mümkün olmayabilir. (Yetkili servis garanti süresi geçtiği için ilgilenmedi)
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
O haberi ben de okudum, yalnız benim okuduğum içerikte bölüm başı maaliyetlerin nerdeyse 10 milyon tl yi bulması sebebiyle, yazın, haftanın yedi gününe yedi dizi uygulamasından vazgeçilip, daha sınırlı sayıda dizi çekileceğini ifade ediyordu.
En son izlediğim dizi yaprak dökümü olan biri olarak, bu haber dizi izlemeyen biri için, yani benim için çok da önem arz etmeyebilir, hatta mevcut dizilerden rahatsız olan, kaliteyi düşük bulanlar için iyi bir haber olarak da görülebilir ancak ekmek parasını dizi sektöründen kazanan kişiler için üzücü haber diyebiliriz.
Tabi bununla, bir bölüm için milyonlarca lira kazanan, aldığı paraları ne kadar hakettikleri tartışılır olan, şarkıcıdan, mankenden bozma başrol oyuncuları kastetmiyorum. Sırf başrol kadın ya da erkeği popüler biri seçtim, bu dizi tutar diye mantık yürütenlere, hiç mi akıl veren yoktur, anlamıyorum. Senaryo, müzik, yan roller gibi daha bir sürü öğe varken, iki çok güzel kadın ve erkek başrol seçtik diyip, izleyiciler kesin izler diye düşünmenin cezasını, Figüranından tutun, çaycısına, kameramanından tutun, makyözüne kadar, dizi sektöründe çalışan emekçi binlerce kişi var, bunlar çekiyor. Kalitenin düşmesi ancak maaliyetlerin yükselmesi, en çok işinde, gücünde olan bu kişileri zarara uğratacaktır.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |