Türkiye'nin memur portalı

Ev sahibinin halihazırda kullandığı bir havlu ise doğru olan davranıştır.

Kendim kullanmam, kullananı da sevmem. İlle de kullanacaksam temiz bir havlu isterim ya da kağıt havlular var bunun için. Aynı şekilde ev sahibi bensem de misafir için temiz bir havlu çıkartırım.

Hijyen konusunda rahat ev sahiplerini de yeri gelmişken kinadigimi belirteyim. Herkes sizin gibi pasaklı olmak zorunda mi?

Konuşabilen, okuryazar olan herkesin sahip olması gereken takıntı.

Bizim gibi milliyetçi refleksleri yüksek bir toplumda anlaşılmaz bir şekilde ihmal edilen bir konudur dil bilgisi. Vatan, bağımsızlık, kahramanlık, bayrak, millet desen mangalda kül bırakmayız ama dil sadece anadil tartışmalarında aklımıza gelir nedense. Onu da yanlış anlarız zaten genelde. Halbuki dil de millet olmanın başat bir unsurudur. Sen diline sahip çıkmazsan kim çıkar ki? Kendi anadilini türkologlardan, oryantalistlerden öğrenir hale gelmek ister misin? Önemli olan anlatılmak istenenin anlaşılması değildir bu nedenle. Elbette anlaşılır ama doğru yazsak ne kaybederiz? Yanlış kullanımlar, özensiz ifadeler zamanla galat halini alır ve yerleşir gider. Herkes çocuk yetiştiriyo çevremizde. İyi kötü konuşmayı öğreniyorlar günlük 50 küsür kelimeyle. Onu da yanlış öğrenirse nice olur halimiz? Anadilini yanlış kullanan, özensiz davranan çocuklar mı sahip çıkacak dilimize?

Dilbilgisi hafife alınacak bir mevzu değildir. Ben yazdım oldu mantığıyla günü kurtarırız sadece. Bugün bir ingiliz, bir fransız kadar dilimize sahip çıksak günaha mı gireriz?

New york times, the guardian gibi gazeteler, bütün bir gazetede bir harf hatası,bir virgül yanlışı bile bulana para ödülü verecek kadar ciddiye alıyorlar bu işi. Dil namustur çünkü. Bizdeki ulusal, tirajı yüksek gazeteler bile saçma sapan yanlışlarla çıkıyor hergün. Ayıklamaya kalksan yorulursun. Toplumdaki dile olan kayıtsızlık her yerde kendini gösteriyor.

Ezcümle, dilbilgisi takıntısı iyidir. Zihni açar, toplumu bir arada tutar, Millet yapar...

İlişkinin yıllandığını gösteren sitemdir. Genelde kadınlar tarafından dile getirilir. Halbuki erkeğin sevgisinde bir azalma yoktur. Hayat mücadelesi içerisinde, zamanın da ilerlemesiyle farkına varmadan partnerini ihmal etmiş ya da ihmal ettiği düşünülmüştür. Önemli olan erkeğin bu siteme nasıl karşılık verdiğidir. Seviyorsa tatminkar bir açıklama yaparak sevdiğinin gönlünü alır, sevmiyorsa da sevmediğini belli eden tavırlarına devam eder.

ulucanlar cezaevi'nde 1999'da yaşanan katliamın anlatıldığı belgesel film.

futbol seven erkeğin heralde artistik jimnastik izlemeyeceğini, kurtlar vadisi falan seyredeceğini düşündürten entryler bulunduran başlık.