Türkiye'nin memur portalı

akıllara ne getirdi bilmem ama benim altına yazacaklarımın bugünkü yeni düzenlemeyle ilgili olacağını ifade etmek istediğim başlık.

Evet bugünkü düzenleme derken, puanlamanın kalkmasından bahsediyorum. Şimdiye kadar "sözlüğe katkı sağlıyoruz, sözlüğün canlanmasına çalışıyoruz, sözlüğümüz hepimizin yavrusu, sözlük puanlarının artması da fena olmaz hani, sözlük de sözlük" diye ahkam kesen bazı yazarların kötü emellerine maruz kaldı bu sözlük. Sözlük kuralları arasında" akla mantığa uygun başlık açınız, okumayı bilmiyorsanız başlık da açmayınız, açtığın başlığa sen olsan bakar mısın?, başlık açın dedik de suyunu çıkarın demedik, iki kuruş fazla verelim de yazma lütfen" gibi kurallar ve talimatlar olmadığı için (ki olması bir insanlık suçu olurdu elbet) önüne gelen, sırf puanı artsın, sıralamayı değiştirsin, beleş kitaplar alabilsin diye sözlüğün canına okudular. Kendi başlığına defalarca yazan mı ( elbette iyi niyetliler dahil değil) , fi tarihinde açtığı başlığı güncelleyip altına entry döşetmeye çalışanlar mı, zaten konuyu anlatan bir başlık varken sırf başlık sayısı artsın diye aynı konuda defalarca başlık açanlar mı, kendi başlıklarının dışında bir başlığa entry yazmayanlar mı, ne ararsan vardı sözlükte. Ve maalesef halen arama butonuna bastığınızda çöplük gibi bir manzarayla karşılaşmanız olası.

Bunlar elbette geride kalmasını temenni ettiğimiz durumlar. Sonuçta fırsatçı insanlar her yerde var, olmaya da devam edecekler. Yüzlerine tükürseniz yarabbi şükür diyecek tipler 3-5 kitabı beleşe getirmek uğruna sözlüğü kullandılar. Şimdi herhalde ulvi(!) görevlerini yerine getirmiş olacaklar ki pek ortalıkta görünmüyorlar veya zaman içinde volt alacaklar... Bekleyip göreceğiz.

Yazdıklarım elbette kendini bilen, içindeki yazma ve paylaşma duygusunu giderirken bir yandan da bunu hediye çekiyle süslemek isteyen arkadaşları, yazarları bağlamaz. Onlar zaten ödüllerini haketmişlerdir. Paylaşımları daim olsun.

Okuyunca, yazar kötü giden havalara rağmen haziranda üşümemeyi başarmış helal olsun diye düşündüğüm, ancak entryi okuyunca yanıldığımı anladığım başlık. İki gündür hasta olmuş da tam da becerememiş bir durumda geziniyorum zira.

Evet bu sene de yaz geç geleceğe benzer. Gelince de kavuracak gibi duruyo. Hadi hayırlısı.

Gelgitleri bol, duygu yoğunluğu yüksek, fazlasıyla hayalci ve kabına sığmaz kadınlardır. Sanata ve genel anlamda kişisel beceri gerektiren konulara meraklı olurlar. Ne kadar kendilerini sosyal ve paylaşımcı olarak tanitsalar da derinlerde bir yerde hep gizli, en yakınlarına bile acmayacaklari bir odaları vardır. Kilit üstüne kilit vurmuşlardır o kapıya disardan kimse girmesin, korku, umutsuzluk ve bilumum utanç duyduğu ne halleri varsa, o gizli odada kendi kendilerine yasayabilsinler diye. Güç toplarlar o odada, hayati kararlarını orda verirler hep. Severler mi peki? Hem de ne sevmek... Ama o odaya girip çıkınca aşkından öldükleri adamı bile siler atarlar bunlar. Ne kadar acı vereceğini bilseler de ( ki gayet iyi bilirler) yaparlar bunu. Pişman da olurlar elbet. Ama artık bir karar almışlardır ve uygulanmalıdır ne pahasına olursa olsun.

Kendilerine de acımazlar etrafındakilere de. En çok da bu koyar onlara ama o anlamsız gururlari doğru bi iş yapmalarına engeldir.

Olur olmaz ağlamayı da çok severler. Cidden severek yaparlar bu işi. Korkuturlar akıllarından bu yüzden. Akillilardir çünkü ama duyguları aklının önündedir her zaman.

Çekici özellikleri çok olsa da totalde yalnız kalmaları toplum için daha faydalı olacaktır kanaatindeyim.

Atarlı ama bir o kadar da haklı olan sözlük yazarı beyanatıdır. En başından beri buna benzer cümleler kurup, yan gözle de puan tablosunu kesen yazarlara atılmş bir şamardır. Buyrun er meydanına diyerek altına imzamı atacağım sözdür.

Sözlük şimdi bir başka güzel

İngilizlerin planlayıp, 1869'da fransızlara açtırdıkları kanaldır. Yapımı 10 yıl sürmüş, 2.4 milyon işçi çalışmış, bunlardan 125 bini iş kazasında ölmüştür.