Türkiye'nin memur portalı

vay arkadaş şu hale bak dediğim haberdir.

bana, "bunca zaman şu ülkede en çok neyden şüphe etmezsin?" diye sorsalar aklıma gelmezdi belki ama düşününce dini pratiklerden şüphe etmezdim gibi gelirdi. gerçi son zamanlarda bunda da yanıldığımı farkettim ama caminin kıblesinin yanlış olması nedir yahu? o bile yanlışsa daha neyimiz doğru olacak ki? camilerin zaten pıtrak gibi her tarafa dikilirken, bunların kıble ayarı nasıl yapılıyor acaba diye çok düşünmüşümdür ama, iyi niyetli olduğumdan olsa gerek, yanlış olabileceğine ihtimal vermezdim. fakat heyhaat...

şimdi "önemli olan niyettir" klişesine girmeden konuyu nasıl çözüme kavuşturacağız acaba, merak içerisindeyim...

zamanın ingiltere'sinde, coventry şehrinde gerçekleşmiş bir fedakarlık öyküsünün kahramanıdır o.

kocası olan şehrin kralı, halka ağır vergilerle zulmetmekteyken o halkının sefaletine dayanamaz ve kocasından vergileri kaldırması, hiç olmazsa hafifletmesi için ricada bulunur. halkın çok değer verdiği, adeta bir azize kabul ettiği bir leydidir çünkü o.

gel zaman git zaman kocası onun bu isteğinden sıkılır ve bir şartla vergileri kaldıracağını söyler: leydi, at sırtında, anadan üryan vaziyette bütün şehri dolaşacaktır...leydinin dinine bağlı bir katolik olduğunu bilen kral, onun nasılsa bu teklifi kabul etmeyeceğini düşünür. fakat leydi kararlıdır, halkının mutluluğu için katlanacaktır bu rezilliğe...

o gün leydi godiva, at sırtında, uzun ve sarı saçlarıyla örtünebildiği kadar örtünmüş vaziyette şehrin girişine varır. fakat bir tuhaflık vardır; şehirde in cin top oynamaktadır...coventry halkı, çok sevdikleri leydilerini o çaresiz halde görmemek, onu incitmemek için evlerine kapanmışlardır. kapılar, perdeler, kepenkler sıkı sıkı kapatılmıştır. ona yanlışlıkla bile olsa atılan bir bakış kalplerde onulmaz yaralar açmaya yetecektir çünkü...

leydi halkının bu inceliğini farkedip şükürler ederek sokaklarda gezerken, şehir dışında olduğundan leydinin geleceğinden haberi olmayan biri ıssız sokakta onunla karşılaşır. gözlerine inanamayarak at sırtındaki çıplak leydisine bakmak gafletinde bulunur ve o kadar utanır ki gözlerine mil çektirip kendini kör eder.

hikayenin farklı versiyonları olsa da benim en sevdiğim hali budur.

ismet özel'in amentü'sünde de geçer elbet, "ne godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur"

sözlük yazarlarını sözlükçülük oynamakla(?) itham eden yazarların var olduğunu gösteren başlık.

kuruluşu, işleyişi, formatı gibi pek çok açıdan eleştirilebilecek bir sözlük olan sözlük.memurlar.net'in daha iyi ve "kaliteli" bir sözlük olması için yapıcı eleştirilerde bulunmak hatalı görülebiliyormuş bugün bunu da görmüş olduk. üstelik bir diğer sözlük yazarı tarafından yapılan bir eleştiri bu. şaka gibi yani.

insanlara, "trafik kurallarına uyun" demenin şov yapmakla ilişkilendirildiği, eşini sokak ortasında döven adama engel olmaya çalışırken "nikahlı karısıdır bizene" lafını duymanın/söylemenin normal sayıldığı bir ülkede, elbette sözlükçülerin doğru düzgün yazmalarını istemek de sözlükçülük oynamakla suçlanacaktı. bilemedik...hata bizde!

Konu başlığı ve açıklayıcı(!) entrysini okuyup anlamaya çalışırken ( bugün 3. gün) beyin devrelerimin yanmasıyla ortaya çıkan enerji sayesinde kişisel ısınma sorunumu çözmüş olmam hasebiyle beni pek de ilgilendirmeyen konudur.

Tasarruf şart öte yandan

Uzun zamandır sözlüğe yazmayıp sadece okumayı tercih eden yazarın tekrar sahalara dönüş hitabı da olabilecek başlık.