Türkiye'nin memur portalı

şelpesine hayran bırakan bağlama virtüözü.

ayrıca cura bağlamayla adeta dans etmesi de hem göze hem kulağa hitap eder.

"almanya'ya nasıl çakıcam dur bak hele bak bak" diye heyecanla twit atan kahramanımızın helga yazacakken olga yazması durumudur ayrıca.

yoksa bize bir rus-alman ortak yapımı projeden mi bahsetmek istedi ki?

malum olga rus kadın ismi...

bilinçli olarak olga yazmış da olabilir.

aman tanrım, şifreyi çözdüm galiba...

ayrımcılığın pozitifinin de negatifinin de sömürülmeye, suistimal edilmeye açık olduğunu anlamamızı sağlayan konu.

bir tarafı kayırayım derken hep bi abartma olur nedense bizde.

sporun evrensel olduğu ya da öyle yutturulduğu dünyamızda bazı taraftarların ısrarla kendi takımlarını tutmaları durumudur.

spor=futbol zihniyetinin zirve yaptığı ülkemizde taraftarlık özellikle futbol takımlarına özgüdür. oysa bazı büyük kulüplerin futbol dışında da sporcuları ve haliyle onların da takımı vardır.

misal, futbolda fenerli, baskette karşıyakalı, voleybolda eczacıbaşılı, kürekte cimbomlu, su topunda macaristan milli takımlı olan/olabilen kişiler olabilir. bu gayet normal bir durum olsa da, bazı ortamlarda yanlış anlaşılmaya neden olmaktadır. taraftarlar haksız yere itham edilmektedirler.

yine de her şeye rağmen havada, karada, suda kendi takımını tutmaya devam edebilen yazarlar da saygıyı hak etmektedirler.

kimin için utanç kaynağı olduğu tartışılacak kişidir.

ben tevfik fikret'in oğlundan utandığını düşünmüyorum. zira, gönüllü olarak oğlunu evropalara gönderen kendisidir. etkileşim yaşayacağını da tahmin etmiştir muhakkak.

yine de müslümanlıktan çıkmasına değil de bir başka dine mensup olmasına üzülmüş olabilir. o dönemde pozitivist düşüncenin zirve yaptığını düşünürsek evladının ateist olmasını umardı zannımca.

nasip işte...