Türkiye'nin memur portalı

sözlük filozoflarından tesel-ya'nın bizleri derin düşüncelere salan ifadesi.

bence yazar burada mutluluğun tembellik ederek hak edilemeyecek kadar kıymetli bir kazanım olduğunu vurgulamaya çalışıyor. evet bir kazanım... çünkü o mücadele etmek gerektirir. misal, kendisi de bir anniş olan yazarımız oğluşuyla gelen mutluluğu, öyle babasının evinde yan gelip yatarak yakalayabilir miydi sanıyorsunuz? çabalaması gerekti ve öyle de yaptı yaani. öyle kolay değil o işler.

kaldı ki kendisi tembellik etmeye kesinlikle karşı değildir ayrıca. hatta tembelliğin bir hak olduğunu vurgular zaman zaman. ancak mutluluk elde etmek için de çalışmak, çok çalışmak gerektiğini bilir.

arz ederim.

büyütülecek bir konu olmayıp hemen her gün sayısız şekilde yaşanan durumun faili.

kadın hesap ödemez diye bir kaide olmadığı için, hesap ödemek yalnız erkek kişisinin görevi olmadığı için gayet normal davranmış erkektir.

ödeten derken, "ödeyeceksin uleyyn allahsız kadın" şeklinde baskı kurmuyorsa sıkıntı yok bence.

#1494 nolu entry ile artık kilitlenmiş konudur.

daha fazla ne söylenebilir ki?

programa son derece hakim, konulara çalışıp gelen, ilgili okumalarını eksiksiz yapan pelin çift'in sunduğu program.

gündeme dair veya gündem dışı pek çok konuda yetkin kişileri çağırması ve doğru yerde sorular sorarak moderatörlüğünü de konuşturması bakımından izlenesidir. sinan canan ile ilgili olan bölümleri de hoştur.

haber türk'te de cansu canan aynı format ile programı sürdürmektedir o da fena değildir ama ilkler başka elbet.

ne var, n'oolmuş yani dedirten durum.

omo ostoklol morşo, omo kotsol falan geyiklerini bırakınız efendiler.

çirkin hareketse kime göre neye göre? ayet mi bu marş? kutsal metin mi? kaldı ki kutsallık bile bir kabul değil mi? ,

adam bizim gibi faşist ve totaliter bir ülkede yetişmediği için ulusal marş'a sadece ulusal bir marş olarak bakıyor. olması gerektiği gibi yani. ne eksik ne fazla. kutsallık atfetmiyor. saygı duymadığını söyleyemezsiniz. herkes sizin ilkokulda hazırola geçmenizle saygılı olunacağını düşünmüyor. düşünmek zorunda da değil. özgürlükçü bir düşünceyle yetişti diye onu yargılayamazsınız. danimarka'da mı hollanda'da mı nerde büyümüşse artık son derece doğru bir hareket yapmıştır. adam asker mi esas duruşta dursun? savaşa mı çıkıyor da milli hamaset sahibi olsun?

milletçe kafamız ne güzel arkadaş yahu. kendi soyumuzdan kanımızdan bir çocukcağız çıkmış, harika futbol oynuyor, yıllarca yaşadığımız ezikliğe derman olacak belki, belki göğsümüzü kabartacak futbol adına? (ki kaldı ki futbol hakkındaki düşüncelerimi bilen bilir. futbol beyinli yazarlara selam) ki kabartıyordu da şu zamana kadar. başta siz değerli futbol otoriteleri olmak üzere hepiniz "oww yerli messi" tadında süper ötesi zeka açıcı(!) yorumlar yapıyordunuz. (en iyi futbol oynayan adamını bile elin "gavur" messi'sine benzetmek bile aşağılık duygusunun zirvesi tabi ama o konuya hiç girmeyim şimdi. ne zaman messi'ye veya onun gibilere "oww bizim emre'nin arda'nın kopyası resmen", "arjantinli emre" falan denmediği sürece bir cacığa hıyar olamaz bu ülke futbolu ya neyse şimdi.)

bir sakız yüzünden şu gelinen nokta normal mi yahu? ne içiyosunuz siz allah aşkına? kendiniz yarattığınız kahramanı kendiniz lanetliyosunuz. neymiş istiklal marş çalınırken sakız çiğnemişmişmiş...

yazık ya, memleket niye ilerlemiyo derler bi de. al sana cevap.

bonus: