Türkiye'nin memur portalı

boşuna bir uğraştır.

yazılmasa da olur demiyorum ama yazılmasa da olabilir bence. tebessüm.

hem ayrıca yazanlar da çok ufuk açıcı tespitler yapmıyorlar hoş, çoğu kendi takımının borazanını öttürüp rakip takıma, onun futbolcularına, teknik direktörüne, taraftarından top toplayıcısına kadar alayına hakaret ediyor. gerçi bu ülkenin maaşlı spor yorumcuları ne ki, sözlük yazarları bir şey olsunlar? onlar da haklı...

en azından futbol dışında sporların da var olduğunu bilip ona göre çeşitli başlıklar ve entryler de girersek bir şeye benzer diye düşünüyorum. zira kalecilik bazı annişlerin oğluşlarının kaderi değil. çok başarılı bir yüzücü veya tenisçi annişi de olabilirsiniz...

bütün genellemelerin insanı yanlışa sürükleyebileceğini ifade eden iki basit soru.

kendinden emin şekilde dörtnala fikir beyan edenlerin es vermesine neden olabilecek kadar kıymetlidir.

izmir ile ne açıdan kıyaslandığı anlaşılamasa da kendine göre bir güzelliği olan şehir.

tarihi de en az izmir kadar eskidir oysa ki... bir şehri güzel yapan içindeki insanlarsa eğer evet, izmir bir adım önde olabilir. ama bu durum izmir'in kişisel başarısı olmadığı gibi, trabzon'un da suçu değildir. şartlar ve zaman izmir'e bonkör davranmıştır diyebiliriz belki.

trabzon'un bir zamanlar ne kadar güzel bir şehir olduğunu (içinde yaşayanlarla beraber üstelik) en iyi nihat genç'ten öğrenebiliriz sanırım. ve şimdi neden bu halde olduğunu da...

türkiye toplumunun aynası.

şaka değil, buradaki insan manzarası aynı zamanda memleket manzarası...bak bak çay demle.

arada okumak da lazım tabi...

sözlüğümüzde çokça bulunan, okumayı yazmayı liseye kadar öğrenememiş, ondan sonra da allah ne verdiyse sallamasyon yazan, yazdığını okumayan, okuduğunu anlamayan, buna rağmen burnundan kıl aldırmayan, uzatıp sündürmeyi marifet sayan, kendisine doğruyu tavsiye edenlere de düşman kesilenlerce hiç sevilmeyen insan tipidir.

nedense bilmek ayıp karşılanır oldu bu toplumda. bilen ve bildiğini paylaşan insanları hor görmek erdem kabul edilir oldu. tabi hata yapan sayısındaki fazlalıkla anlaşılabilen bir durum bu. sayıları niceliksel olarak çok olunca kendilerini haklı zannetmeye başladılar. bir toplum hastalığı bu. elbette sözlüklere de yansıyacak.

her şeyi bilmek elbette mümkün değil. ama bizden biraz fazla bilen birine de düşman kesilmek de neyin nesi? faydalanıp açığını kapatmak dururken, teşekkür etmek gerekirken "çok biliyosun sen" diye terslemek insanca bir davranış olmasa gerek diye düşünüyorum.

teşekküre gerek yok bu arada.

ben rica ederim. tebessüm.