Türkiye'nin memur portalı

bir nükleer başlık değil belki ama haber konularını aynen kopyalayıp sözlüğe yapıştıran sözlük yazarı.

uzun zamandır yazayım, şu çatal dilimi birilerine batırayım da zehrimi akıtayım diye fırsat kolluyordum ki kısmet bugüneymiş sevgili okur.

evet, sözlüğümüz tabii ki aktif olmalı, sabit, tespit içeren, esprili başlıkların yanında güncel konular da yer almalı. kesinlikle yer almalı hem de. buna kimsenin itirazı olmaz sanırım. ancak her işin bir usulü olduğu gibi bunun da var. bu da olmalı yani.

kimsenin zoruna gitmesin ama haberin başlığını, yahut içinden bir cümleyi kopyalayıp, ilgili haberin de linkini spoiler olarak vermek suretiyle olduğu gibi "buraya konu ile ilgili entry girebilirsiniz" yazan yere yapıştırmak yazarlık değildir. sözlük kurallarına aykırı değil diye her kolaylığı yazarlıkla bağdaştıramayız sayın arkadaşlar. her bulduğunuzu buraya konu olarak açıp altına da entry niyetine haberin içeriğini kopyalamaktan fazlasını yapabilirsiniz, yapabilmelisiniz. "yazar"lık bunu gerektirir.

yani iyi güzel sağol eyvallah, kopyaladın oraya o haberi, ben de haberdar oldum, sayende belki de ilk kez gördüm böyle bişeyi, iyi güzel de senin fikrin nedir arkadaşım? konuyla ilgili sen ne düşünüyorsun?

öznellik sözlüğü foruma çevirmez. korkmayın eğer derdiniz buysa. tamam her konuya kişisel tecrübelerinizi yazın demiyorum ama aradaki farkı anlamak da zor olmasa gerek.

sözlüğün adı olsun, üye profili olsun zaten bir şeylerin çok özgür olamayacağı konusunda sağ olsun bizi bilgilendiriyor, beklentilerimizi düşük tutmamızı sağlıyor. çoğunluk kamu çalışanı olduğundan rahatça fikirlerini ifade edemiyor olabilir. bence yersiz bir korku ama korkanlar da haksız değil. yeri gelince ben de kendimi frenlemek zorunda hissediyorum. zaten zihniyetimiz bu yönde evrilmiş yıllardır. aman oğlum, aman kızım, aman birilerinin kulağına gider, aman el alem ne der gibi baskılar bizi özgür insan olmaktan alıkoydu yıllardır. hala da öyle. insanlığımızı bile başkalarının izin verdiği, sınırlarını çizdiği alanda yaşıyoruz. bunun etkilerini kırıp atmak atom parçalamak kadar zor ve meşakkatli evet ama düşünmekten de aciz bırakmamalı bizi. yahut da fikrimizi dile getirmekten. hiç olmazsa belli bir terbiye edilmiş haliyle dile getirmekten...

çok zor değil diye düşünüyorum.

düşünüyorum...

haber başlıklarından aşırılıp kopyala yapıştır marifetiyle bir sözlük başlığına dönüşen ifadelerden sadece biri.

yorum yok, fikir yok, hazırı al, getir sözlüğe koy modasının bilmiyorum daha nereye kadar gidecek bir örneği aynı zamanda. bari virgül koyduğumuz yere dikkat etsek ama o da yok.

her neyse. daha uzatmadan konuyla ilgili yorumumu bırakayım şöyle kenara:

öncelikle hiç bir anlam ifade etmeyen bir cümle olduğunu söylemeliyim. bilmiyorum daha önce bakan ve başbakan düzeyinde bile kaç kez gündeme gelen, artık tadı kaçmış bir tespit. evet tespit. sayın bakan olaylara yabancı olduğu için sanırım ilk kez duyuyor veya görüyor böyle bir farklılığı. meslek icabı kamuya uzak olduğundan sanırım, bürokrasinin nasıl bir şey olduğunu görünce, kamu çalışanı ne demek öğrenince falan yaşadığı şaşkınlık bariz belli. sağlık bakanıyken öğrenme şansı olmamış sanırım, çalışma bakanı olunca olaya vakıf oldu. yıllardır kangren olmuş, neredeyse kendini güçlü hisseden her hükümetçe dile getirilen ancak ne hikmetse çözüm bulunamayan böyle bir sorunu "tespit" ettiği için kendisini kutlamak gerek. en azından bakan koltuğunda boş oturmuyor. sorumlu olduğu çalışma hayatını, çalışan tiplerini, özlük haklarını falan yakından incelemiş besbelli. biraz geç de olsa türkiye bürokrasisini tanımaya başlamış da diyebiliriz. ciddiyim, kendisini bu çabasından ötürü kutlarım.

ancak yukarıda da söylediğim gibi bu içi boş bir tespittir. kendisi bir doktor olarak hastalığı teşhis etmiştir ancak doğru ilaç veya tedavi konusunda eksiktir. bu kendisinin suçu değil elbet. bu memlekette işler böyle yürüdüğünden böyle bu. evet, adaletsizlik var, kamuda çeşitli statüler var, her birinin saçma kanun ve yönetmelikleri var, var oğlu var. ama çözüm yok. gerçekten yok. öyle reformla falan düzelecek bir şey yok ortada çünkü. kesilip atılması gereken kangren olmuş uzuvlar var. onu yapmaya da hiçbir hükümet vakıf olamadı. eminim ki şimdiki hükümet de olamayacak.

her yeni bakan, koltuğuna oturunca böyle "büyük" laflar eder, ufuk açıcı(!) tespitlerde bulunur. bu da öylesine bir tespittir. hiçbir hükmü yoktur nazarımda. zaten yaptığı açıklamalardan da bunu görebilirsiniz okuduysanız eğer yukarıda paylaşılan linki. zaten arkadaşlar link paylaşmayı öğrendiklerinden beri paylaşıp duruyorlar eksik olmasınlar. okumak da bize düşüyor. okudum ve "akıl teri" ifadesini komik buldum. ayrıca şu ifadeyi anlayabilen varsa rica ederim ulaşsın bana, kendisine sürprizlerim olabilir :"Alın teri döken akıl teri dökenin hak ve hukukunu merkeze alacak, akıl teri döken de alın teri dökenin hak ve hukukunu merkeze alacak."

bir haber başlığından entry oluşturan yazardan konuyla ilgili bir cümlecik de olsa fikir kırıntısı bekliyor insan.

sevgiyle kalın.

deodorant kullanmaktaki amaç ter kokusunu bastırmaksa eğer işe yarayacağını düşündüğüm uygulama.

siz yine de ateşle yaklaşmayın.

spoiler

hanım hanımcık bir afgan güzeli.

kalbinin güzelliği adeta yüzüne yansımış, oradan sekip gönül gözümüze kadar değmiştir efendim. ondaki bu hasletleri göremeyen nadanlar derhal gusledip tevbe istiğfar buyursunlar. umulur ki kabul ola.

abis'inin ank'ar'aya ned'en git'tiği'ni anlama'mış bir kard'eşin sevin'cini yansıt'anduygu'lu yazarlar'ı gösteren başl'ık.