Türkiye'nin memur portalı

Anladığım kadarıyla sözlük idarecileri nitelikten çok nicelige önem veriyorlar ki puanlamanin yarattığı/yaratacağı düzeysizlik sorun edilmiyor.

Tanım: özleyeceğim sözlüktür.

Ne güzel takılıyorduk kafa rahat, bazıları yine içlerindeki öne geçme hırsına yenik düşecek dedirten uygulama.

benim günahım çok deyip kenara çekilmek isterdim fakat yazmadan duramıyorum.

evet, hepimiz zaman zaman sözlük formatına uygun halde olsun diye ilgi çekici, albenisi yüksek, dumanı üstünde başlıklar açmak isteriz, açarız da. sen mesela şoför muhittin dayı...hiç ilgi çekici bir başlık açmadın mı hayatında? "peygamber vitesinin rampa inişlerdeki mucizevi etkisi" başlığı senin değil mi? ya sen mahallenin karakutusu hayriye teyze? hergün yaptığın yemeği ballandıra ballandıra anlatmadın mı hiç sözlük sayfalarında? berber mustafa? çaycı ibo?, şarküterici nazmiye abla? hanginiz istemezsiniz sol framde dikkat çekici bir başlık açmayı? kim istemez ki ha, soruyorum size?

ancak burda toplumun bam teline basan, basmakla kalmayıp adeta üzerinde tepinen bir başlığa da ılımlı yaklaşıp, başlık sahibini yerden yere vurmamak ayıp olurdu. vurduk el birliğiyle. iyi de oldu, çok da güzel oldu.

internetten uzak dursam diyormuş bir de...bir başka bağımlılığın dışa vurumu işte. kendi ağzıyla itiraf. cürm-ü meşhud hali...kimin birinci olacağını merak ediyorsun diye yarışmayı izlemen mi gerekirdi? bekle, gez toz, eğlen, oku, araştır, icat falan yap o arada. program bitsin, öğrenirsin kimin şampiyon olduğunu elbet. cık cık cık...

tanım: gençlik nereye gidiyor böyle dedirten başlık.

not: yukarıda yazılanlar hakaret içermeyip, eğlenceli zaman geçirmek için karalanmıştır. kimseye dil uzatacak değilim. zaten ironiden anlamayan nesle de aşina değiliz. (yazar burada göz kırpar ve sırıtır)

gece hayatı bitmiş, o sayfayı kapatmış, hatta ve hatta sigarayı da bıraktığı için tebrik bekleyen biri olarak yapacaklarımın hiç de kısıtlı olmadığını hatırlatan entryler bulunduran başlıktır.(yazar burada uzaklara bakar)

bunun ardında tv bağımlılığı olduğunu düşünüyorum nedense. hergün sürpriz barındıran, sıkıcılıktan uzak bir yarışma seyretmek pek çok kişinin tercih edeceği bir davranış olabilir. sorun burda değil zaten, bunun utanılacak bir tarafı hiç yok ayrıca. ancak farkında olmadan bir tv bağımlılığına düşmüş olmak mesele. acun ılıcalı'nın programları genel anlamda dünyada hit olmuş, pek çok ülkede farklı kombinasyonları bulunan (ki genelde az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde yayınlanır bu tür programlar. bunun ardında da sermaye düzeninin kitleleri uyutup, kafalarını memleket meseleleriyle meşgul etmelerini engelleme çabası yok değil. noam chomsky söylüyor bunu. eleştirisi olanlar ona müracaat edebilirler.) türden programlar. izlenmese bile bütün gün ekranda döneceğini düşünüyorum her şeye rağmen. dolayısıyla gözü takılıp sonra da kendini orada yarı çıplak koşturan bir yarışmacıyı desteklerken bulmak işten bile değil. insanın içindeki rekabet duygusunu körükleyen her yapım ilgi görür zaten.

bunlar kendini bilen, ayakları yere basan izleyicileri bağlamaz zaten. bağlamamalı da. vakit geçirmek için izlemiyor muyuz pek çoğumuz? benim eleştirdiğim konu "boşluğa düşme" meselesi... yahu bu bir çeşit bağımlılık ifadesidir. demek ki bağlanmışsınız bu yarışmaya. halbuki ne gerek var ki buna. bağlanmadan da pek ala seyredilebilir. boşluklara falan düşmeyin. hayat devam ediyor iyisiyle kötüsüyle.

maalesef en büyük örneklerini akademik ilanlarda gördüğümüz ilanlardır. balık baştan kokar sözünün somutlaşmış halidir. "yabanıl dağ tavşanlarının çiftleşme dönemleri" üzerine yapılmış doktora tezi isteyen ilanlar var bu ülkede. kerli ferli adamlar doktora tezlerinin adını vermişler sadece. hoop, ilan hazır.