Türkiye'nin memur portalı

yürürken kendi saçına takılıp düşen, fırsatı ganimet bilip hastane köşelerinde aylardır haber vermeden okuyamadığı kitapları okuyup benimle aradaki farkı kapatmaya çalışan, ama ne yazık ki beyhude bir çaba içinde olduğunu anlayamayacak kadar şaşkın bir yazar kimse. tebessüm.

meydan meydana çıkanlarındır gardaş der kitaplarımın arasına dönerim. korktuğumdan değil, okuma aşkımdan yani... tebessüm.

#14rz' daki tanımı anlayabilirsem bir şeyler yazacağım durumun başlığı. adam öznenin kendisi neyse ki. resmen tümleç, yüklem ve nesne ağlıyo beni cümle içinde kullanma diye.

sim.ya da her zamanki gibi yıka ve çık yapmış. insan hiç olmazsa bir ilk entariyi okur yahu. belki yazar sana giydirmiş, bu ne rahatlık. hemen yaz geç...

kaç keredir diyorum ocakta yemek bırakıp girmeyin diyorum şu sözlüğe diye. tebessüm.

#14ry

ironiden anlayan yazarın nickaltına yazdığı yazar?

raif efendi'nin gereksiz yere tanıtıldığı giriş bölümünü saymazsak oldukça etkileyici bir aşk romanıdır.

öncelikle, yapı kredi yayınları'nın kitabın dilini günümüz türkçesine uyarlamadığı için kutlanması gerekir. eski dildeki o müthiş vurucu kelimler ve ifadeler romanı hem saygın kılıyor hem de okur üzerindeki etkiyi ikiye katlıyor.

sonralıkla, raif efendi için sıradan, bizim içinse müthiş bir aşkın yazıyla ifade edilmiş en duru örneğidir bu roman. hele madonnası ile ilk kez karşılaştığı o sahnenin anlatmı yok mu?... sanat bu resmen. devamında maria'nın aşk ve ilişkiler üzerine düşünceleriyse ufuk açıcı ve hayranlık uyandırıcı...

alman etkisi göz önüne alınınca yazarın kendi aşkını bie edebiyatçı kimliğiyle dile getirilişi olduğunu düşünüyorum. zira sabahattin ali alman dili üzerine çalışmış bir filologdur aynı zamanda.

okumayanların aşk üzerine konuşurken bir daha düşünmelerini gerektirecek kalitede bir roman. ince ama derin olanlardan hem de...