Türkiye'nin memur portalı

üç şubat 2005.

acıklı bir gün, hayatımda o güne kadar yaşadığım en kara gün. yaklaşık bir sene önce kanser teşhisi konulmuştu meleğimize;

böbrek kanseri.

hemen kesilip alınması gereken böbrek alındı, ne de olsa tek böbrekle yaşamını sürdüren pek çok insan vardı. kurtulur sanmıştık. ama tıpta lanet olası metastaz diye bir tanım var. akciğere metastaz olmuş bizim meleğin kanseri. şubattan önceki son bir iki ay zaten bitkin, soluk, beti benzi atıktı. oksijen tüplerini doldurup doldurup eve getiriyorduk, onunla hayata bağlanmaya çalışıyordu. hasta yatağını da eve getirdik, salonun ortasına, ne kadar ferahlatsak o kadar iyi.

günden güne kötüleşiyordu.

zaten doktor da ümit olmadığını, son evrede olduğunu söylemişti.

gelelim üç şubata. o gün okula gidecek lüksü bulamadım kendimde, sabah en ağır yüzüyle karşılaşmak üzereydim ölümün. nefes alması sıklaştı ama zayıfladı. o an dini olarak ne kadar doğru olduğunu bilmeden gidip abdestimi alıp başında yasin suresini okumaya başladım. (bir teyzeydi ama o en çok benim annemdi, ben de en çok onun evladıydım bana göre, burası oldukça uzun bir hikaye ve yüreğimde saklı.) ben surenin sonlarına doğru gelmişken son nefesini verdi. dünyada tanıdığım en temiz, en mükemmel kadın olan teyzemi, altı çocuğunun sevdiğinden bile daha çok sevdiğim kişiyi kaybettim. her şey çok yakışırdı meleğimize ama ölüm yakışmadı. ölüm diğer kadınlara yakışır mı bilemem ama benim teyzeme yakışmadı, onu biliyorum.

filme gelirsek, izlemedim daha, üst entryde filmde bruce willis'in oynadığı bilgisini alınca izleme isteği oluştu.

daha çok su götürecek konu.

konuya değişik bakış açılarından bakılmış ama yeterli değil.

bu önerme doğru ise tersinin tersi yani ''evlenen kızların çirkin olması'', ''evde kalmış erkeklerin çirkin olması''... söz konusu olabilir mi? belki de tersinin tersi değildir.

konu hakkında çok benzetmeler yapabilirim iyi niyetle fakat linç edilirdim sonunda.

evde kalmak tek cinsin değil tüm evlenememiş insanların sorunu bence. (önceden bilim adamı derdik de sonradan bilim insanı demeye başladık ya cins ayrımını bertaraf etmek adına onun gibi.)

fırsatın bulunduğu ilk anda evlenilmeli, milletin ağzı kapatılmalı.

güzellik konusu zaten göreceli, fiziki güzellik geçici, tartışmaya gerek yok.

almakta ve giymekte beni en çok zorlayan giyim.

ayakkabı numaralarım 43-44-45.

ayağıma uygun ayakkabıyı bulmak günlerimi alır.

bulursam ve maddi durumum o anda uygunsa iki tane alırım.

çok yürüdüğüm için tabanları çok aşınır, ayağımda paralanır/parçalanır.

yeni taşındığımız dairede lavabonun biri sorunluydu. sabun, durması gereken düz yerde durmayıp kayarak lavabonun içine düşüyordu. bir hafta böyle devam etti. sonra bu durumu dillendirdim bugün. aynı lavaboyu benden başka kullanan tek şahıs kardeşim de aynı problemle karşılaşıyormuş, problemin kaynağını da bulmuş, lavabo eğik. birlikte detaylı olarak irdeleyince lavaboyu duvarda tutan vidaların gevşek olduğunu anladık. tasarım harikası! lavabonun vidasını görüp sıkabilmek için beden eğitimi veya spor akademisinden filan dereceyle mezun olmak lazım. neyse, gözümle görmeden anahtarı somuna takmayı başardım. dünya için küçük bizim için büyük bir sorunu daha hâlletmenin keyfini yaşıyorum.

kötü müteahhit insanı inşaat kompetanı yapabilir.

hayat ve etrafımdaki insanları ifade eden kelime.