Türkiye'nin memur portalı

memleketim eskişehir'de haziran-ağustos arasında her yaz yaptığımız davranıştı. yere serilen bir battaniye yeterliydi.

buraya, iş için atandığım ilçeye ilk taşındığımız zaman balkonda otururken gördüğümüz el kadar akrepten sonra balkonda oturmak bile yalan oldu. sonra duyduk ki toroslar akreplerin en bol olduğu yerlerden biriymiş. sadece akrep de değil, binlerce tür böcek, yılan...

kediler de pek çok burada, hepsi de bana sırnaşıyor. kedi akrep yiyorsa balkona almam lazım.

lise biyoloji derslerinde çözmediğimiz genetik problemi kalmamış olan konu. hangi göz rengi baskın hangisi çekinikti biraz gitmiş kafamdan ama bir kere okusam aynı performansta başlarım çözmeye. babam mavi, annem ela, ben mavi kardeşim ela. sanırım konu baskın veya çekiniklikten farklı da olabilir. ama konu kesinlikle biyoloji dersindeydi, coğrafya falan asla değil.:)

takım sandığımızda hem düz uçlu hem eğri uçlusu mevcut olan çok kullanışlı el aleti.

eğri uçlu olanıyla, süper bir dezenfeksiyon işlemi sonrasında, çok feci şiddetli sızlayan kök dişimi uyuşturma işlemi bile yapmadan, ev ortamında kendi kol gücümle sallaya sallaya çektim. şimdi olsa yine aynı şeyi yapabilirim. genetik olarak 28 dişliyim, biri gitti 27 kaldı. onlara gözüm gibi bakıyorum. yakında tornavida, çekiç gibi aletlerle cerrahi işlemlere başlayabilirim kendi üzerimde.

doğarken güneş ardından tepelerin geldi işe gitme vakti ali tabilerin.

dünyanın neresinde olduğuna bağlı olarak değişebilecek tartışma.

konyanın dümdüz bir ova olduğunu içinden geçerken görüyoruz, bizi sollayan araba bir kilometre sonra bile kaybolmuyor.:) eğer yuvarlak olsaydı arabanın önce tekerleri sonra tamponu sonra da kaportası en son da anteni yok olmaz mıydı? ama hiçbir konyalının dünyanın düz ya da yuvarlak olduğu tartışmasına girdiğini duymadım.

sonuç olarak dünya bazı yerlerde düz, bazı yerlerde düz değildir.