Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
ali mühendisBu üye ÇaylakBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
kesinlikle hep kötü şeylerdir.
annesinin sözünü dinlemeyip başıma iyi bir şey geldi diyen varsa yada annesinin sözünü dinleyip başıma kötü şey geldi diyen varsa saçlarımı jiletle kazırım. (nasıl olsa kökü bende artistlik yapmamın alemi yok ama yine de annenizin sözünü dinleyin gari.)
şu sıralar saçlarımı uzatmaya karar verdim benim için olumsuz dönüşler yapmayın nolur verdiğim sözü tutmak gibi bir huyum var çünkü.
çocukluk: dört ile ondört arası
gençlik: ondört ile altmış arası
yaşlılık: altmış ve üzeri olarak üç aşağı beş yukarı tanımlanabilir fizyolojik olarak ve subjektif değerlendirme ile.
gelelim ruhsal olarak hissettiklerimize:
yaşadığımız olaylar, sınavlar, çevremizdeki kişiler, hava durumu, bitki örtüsü, yer şekilleri, yediklerimiz ve içtiklerimiz gibi sayılabilecek oldukça fazla etkenler sonucu akıl ve ruh sağlığımız andan ana, günden güne değişir. bazı dönemler olur, hareket edecek enerjiyi bulamayız; yüzlük ihtiyarlardan (ali yazar burada ihtiyarlığı kötü anlamda kullanmamaktadır, hepimize mutlu ihtiyarlıklar dilemektedir, ihtiyarlara saygı ve hürmeti sonsuzdur.) farkımız olmaz. yani negatif değerler hayatımızda oldukça fazladır.(burayı fazla uzatmayacağım çünkü konumuz bu değil.)
kimi zaman içimiz içimize sığmaz; çocuklar kadar şen ve dinamik oluruz. işte tam bu anda kendimizi genç hissederiz. çünkü hayatın olumsuzlukları, yani negatiflerle, pozitiflerin savaşından pozitifler zaferle ayrılır. ama bu durum bazen uzun sürer, bazen kısa. genç hissetme durumunun uzun sürebilmesi için negatiflerin aldığı hezimetten sonra toparlanmasına fırsat vermemek gerekir. negatifler palazlanmadan pozitifleri üstlerine salmalıyız. belki bu davranışlar çocukça gelecek; bu bir oyun sayılacak ancak sonuçta akıl ve beden sağlığımızı bu oyunlara borçlu olacağız.
özetlersem, negatifleri hiçbir zaman tamamen yok edemeyiz ama pozitiflerle dövüştürüp mağlup edebilir ve kendimizi genç hissedebiliriz.
bazen klavyem (çenem) düşüyor ve yazdıkça yazıyorum.
yonca evcimik: abone
çok eski bir şarkı.
ergenlerin ve ergen kılıklıların bilme olasılığı düşük.:)
Sana kaptırmam ben onu
İki yıl kaç bölüm oldu
Daha çok sürer bu dizi
Hiç kaçırmam saatini
Onu ilk gördüğüm zaman
Bak bayıldım, aman aman
Annem bu iş olur dedi
Ruhumuz uydu tastamam
Kızların hepsi peşinde
Gözü yok ki hiçbirinde
Hem ona ben aboneyim
Bütün biletler cebimde
Aboneyim abone
Biletleri cebimde
Ballı lokma tatlısı
Aman hadi hayırlısı
Efervesan vitaminler
Gece sütü, çiğ yumurta
Sinirlenince her şeyi
Deviriyor bir yumrukta
Jogging onda, kayak onda
Su altı üstü sporu
Şaştım üç lisan biliyor
Okumuş çocuk, boru mu?
Boyu 1.85 değil
Kilo 48 buçukta
Bütün imkanları tamam
Hanlar hamamlar babamda
Daha bir güzelleştim
Bu aşk yaradı bana
Herkes dalga geçse de
Darısı başınıza
işten, spordan, sosyalleşmekten fırsat bulup bu akşam markete gittiğimde gördüğüm manzara.
bir çayımız vardı onu da şekersiz içerdik. artık çaydanlıkta su demleyip içeceğiz boş baklava misali.
1. | sıdıkahanım | |
2. | semraa-91 | |
3. | burgulukalpler |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |