Türkiye'nin memur portalı

kurabiye... susam sokağı... derken trt2 de otuz küsür sene önce cumartesi sabahı yayınlanan ''rescue 911'' gelmez mi akıllara. senaryolar mutlaka gerçek hayattan alınmıştır ama çocuk aklımızla izleyince olayların gerçekten o anda canlı canlı yaşandığı kanısında olurdum. evine hırsız giren küçük çocuk telsiz telefonunu alır hemen mutfak dolabına girer ve çevirir 911'i. hırsız evdedir her yeri dağıtıyordur ama federaller olay yerine ''biraz geç'' gelir bizim de yüreğimiz ağzımıza.

buraya gelmemin tek nedeni uzun bir aradan sonra sabah sabah bir tane şekerli kurabiyeyi yerken aklıma otuz sene öncesinin güzel çocuk programının: ''susam sokağının'' gelmesi. o zamanlar susam sokağı izledikçe kurabiye yerdik, şimdi kurabiye yedikçe susam sokağı aklımıza geliyor. her şey tersine döndü diyenler haklıymış meğer.

üstteki entrylere bakınca rengi mavi miydi yeşil miydi şüphesine düşmedim değil arama motoruna gittim mavi görüyorum eğer renk körü değilsem.:) ama minik kuşu sarı olarak hatırlarken, arama motorunda hem sarı hem kavuniçi görünüyor.

pazar sabahı kahvaltısında meşhur kumrumuz ali osman ağa bizi güldürmeyi başardı. paşa resmen level atladı. anam pencereye buğday koymayı unutmuş, hâlbuki önce o masumcağızları doyururdu. bu üzücü olayın komediye dönüşeceği aklımızın ucundan geçmezdi. diğer minik kumrular gelip gelip gidiyorlar buğday yok ya. ali osman'ın pencereye teşrifiyle komedi patladı. ali osman gagasıyla cama vurarak resmen ''siz orada tatlı tatlı kahvaltı yapıyorsunuz ama bize buğday koymayı unutmuşsunuz.'' serzenişinde bulundu. mesajı aldık ve gereğini yaptık derhâl. şu anda pencerenin önünde curcuna, gırgır şamata.

la fontaine'nin tahtını sallamaya başladım sanırım.:)

bilecik'in ilçesi ancak karadeniz bölgesinde kalır.

bu kadar çok bilgi edinince çıkıp bir gidesim geldi yıllık iznimde. yirmi gün izin biraz da yol izni verirler artık. araba da çok yakmaya başladı malum zamlar. giderken çok yaksa da gelirken yer çekimi etkisiyle beleş gelirim dünyaya.