Türkiye'nin memur portalı

yüz daireli apartmanda oturup birbirini tanımayan komşuların çoğaldığı günümüzde komşusuyla iletişimi güzel bir şekilde devam eden insanların anlayabileceği durum.

dokuz sene sonunda akrabadan öte akrabadan ziyade olunmuştur. hoş daha birinci seneden bu şekilde başlamıştı komşuluğumuz.

bazen benim tayin ihtimallerim, bazen lojmana taşınma olasılıkları mevzubahis olunca ortam duygusallaşıp ağlaşmalar başlıyormuş annemin anlattığına göre.

komşuların deyimine göre bizim gibi bir komşuları olmamış hiç, bizim görüşümüze göre de buradaki gibi komşularımız olmadı hiç.

memleketteki evin salonunda değerli bir köşede süs eşyası olarak bulunan nesne. annem gençliğinde elişi çiçeklerle içini süslemiş. bakarsınız gelecek günlerde kullanımına ihtiyaç duyulur. enerji kaynakları tükenmekte, enerji üretiminde kullanılan hammaddelerin satışı da bu hammaddelere sahip olan ülkelerin keyfine bağlı.

ek olarak ütüleme gerektirmeyen kumaşlı kıyafetler tercih ettiğimden uzun zamandır ütü kullanmamaktayız.

çok da şey etmemek lazım.

üç gündür çok değişik bir versiyonuyla mustarip olduğum hastalık.

kaldı dört gün eğer yedi gün sürecekse.

kafamda yine yüz litre su varmış gibi.

sol kulak tıkandı.

gözler ve burun şıpır şıpır akıyor.

tek başıma bir kamyon yük taşımışım gibi yorgunum.

en ağır döneminin hafta sonuna denk gelmesi bir avuntu.

ilaçlar fayda etmiyor.

bizim aile filminde şener şen'in canlandırdığı şener usta ile olan diyaloglarına hayran kaldığım karakter.

şener usta: ''yaşar usta yaşar usta! evleniyormuşsun, hayırlı olsun.''

''...sen bakma ona, yaşar usta! gözünü seveyim, bana uygun birini bulursan! aklında bulunsun tamam mı?''

...

yaşar usta:''şener usta sana iyi bir haberim var.''

şener usta: ''efendim''

yaşar usta: ''iyi bir haberim var dedim.''

şener usta: ''ne haberi?''

yaşar usta: ''sana bi kız buldum.''

şener usta: ''allah aşkına''

yaşar usta: ''benim hanımın bir kızı var gül gibi kız.''

şener usta: '' hadi hemen alalım.''

yaşar usta: '' dur bi gör bakalım.''

şener usta: '' yok yok görmek istemez... pazara geç olur cumartesi gelelim.''

türk sinemalarındaki en sevdiğim sahnelerden olduğu için buraya saniye saniye naklettim üşenmeden.

memleketteki kitaplığımda bulunan meydan larousse yirmi dört ciltlik ansiklopedinin sırtında yazan bölüm harflendirmeleri:

a-ant, ant-bas, bas-cam, cam-dam, dam-dün, dün-fel, fel-gla, gla-her, her-isa, isa-kar, kar-kro, kro-mag, mag-mil, mil-not, nou-per, per-rom, rom-sığ, sığ-taf, taf-uya, uya-zwi...