 Türkiye'nin memur portalı |
 Oturum aç
 Üye ol
 Parolamı unuttum
|
Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç
Üye ol
Parolamı unuttum
|
DNA dizisindeki değişikliklerden kaynaklanmayan ama aynı zamanda ırsi olan gen ifadesi değişikliklerini inceleyen bilim dalı.
kalıtımsal olup genetik olmayan fenotipik varyasyonları inceler.
kısacası kalıtım yoluyla aktarılan bazı bilgilerin sadece dna dizilimiyle alakası yokmuş.
bu dizilime bakarak tüm soyaçekim hikayesini anlatamazmışız.
Yine Prof. Dr. Oytun Erbaş'ı izliyorum.
Bakalım ne anlatmış ?
çok gizemli bir alan.
başka bir yerden başladılar. ( oytun erbaş- ali tarakçı )
insan beyni çok hızlı bir şekilde manipüle edilebilir.
insan beyni çok hızlı bir şekilde kontrol altına alınabilir. :)
ben sana pembe fili düşünme desem bile şimdiden düşünmeye başlamışsındır.
bunun diğer adı da telkindir.
telkin bir çok ilaçtan etkilidir.
bunun tıbbi adı plasebodur.
( iyi gidiyor, hadi bakalım. )
oradan halüsinasyona geçti.
burayı hızla geçtiler.
epigenetik: abartıldığını düşünüyor. gen mi? epigen mi ? geni tercih ederim. ör: göz rengi epigenetik etkiye bağlı değildir, hiçbir anlam taşımaz. dna genlerinin dışarı çıkmasındaki çevresel faktörler. uzun boy geniniz varsa dış etkiler bunu açığa çıkarabilir. uzun boy geniniz yoksa dış etkiler hiçbir anlam ifade etmez.
epigenetik, genin dışarı çıkması ya da çıkamamasıdır.
gende yoksa dışarı çıkma ihtimali de yoktur.
genlerde olan şey ancak epigenetikle ortaya çıkabilir ya da çıkamaz.
mutlu olup olmamayı da genlere bağlamış.
mutluluk geni varmış arkadaşlar, genlerimizde yoksa mutlu olamıyormuşuz. ( çok acayip )
acaba beynin salgıladığı hormonların genetik temelinden mi bahsediyor ?
siyahilerde kas protein miktarı genetik olarak beyazlara göre iki kat fazlaymış.
kasmayın diyor, siyahiler 100 metrede her türlü geçer.
yaşadığınız ortam, doğuştan getirdiğiniz genetik özelliklerin ortaya çıkmasına destek olabilir ya da olamaz.
yaşlanma epigenetik bir durumdur.
siyah olan saçlarını önce griye sonra beyaza döndürür.
mesela yaşlılık: hipermetropiyi beraberinde getirir. buna da epigenetik demiş.
kaderin izlerini ya da ipuçlarını genlerde arayın demiş.
kişiliği de genlere bağlamış.
bakalım konu nereye bağlanacak ?
iradeyi bakalım nereye yerleştirecek ?
değişik bir kadersel yaklaşım olmuş.
insanlar sosyal olarak kendi genetik materyaline uygun kümelenmeyi seçer diyor.
kast deyin, mesleki gruplaşma deyin, spor camiaları deyin falan filan diyor.
satranç diyor, zeka dernekleri diyor, şişmanlar diyor, sınavlar diyor...
sınavlar zekayı seçiyor, grupluyor diyor.
siz zaten kendiliğinden toplaşıp gruplaşıyorsunuz diyor.
adam olacak çocuk dışkısından belli olur cümlesi doğru bir cümledir diyor.
atalarınızda uzun yaşam geni varsa uzun yaşamanız mümkündür diyor, garantidir demiyor.
yoksa esselatu vesselamu, diyor. atalar kısa yaşıyorsa muhtemelen uzun yaşamayacaksınız diyor.
okinawa adası ortalama ömür 125 yıl diyor.
macaristan'da hep tereyağı yiyen insanlar var ortalama ömür 95 yıl diyor.
buradan nereye geliyor ?
onu yedim, bunu yedim, bunu soludum değil, genler kaderi belirlemede daha baskın geliyor.
ilişkiyi doğru kurun saçmalamayın diyor.
haaa bir de diyor ki: zamanla dış koşullar eleme yöntemiyle genlerinizi şekillendirir. Bu da sizi daha sağlıklı ve güçlü yapar, adaptasyonunuzu geliştirir ve uzun ömürlü olursunuz. dış koşullardaki ani değişiklikler bu adaptasyon zincirini kırar ve yurdundan uzakta olanlar farklı koşullara maruz kaldığından bu konuda dezavantaj yaşarlar.
insanlar da kabaca genetik elemeyi, meslek gruplarından eş tercihi ile yapmaya çalışıyorlarmış.
california palo altoda çok zeki insanları toplamışlarmış.
orada ne yapıyorlarmış ?
problemleri kendileri bulup çözüyorlarmış.
tabi bize ait problemleri değil sanırım.
kendilerine göre problem sayılan konuları.
bu zeki ve aspergerli insanlar tanışıp çoğalmışlar ve malesef ağır otizmli çocuklar doğmaya başlamış.
bu da böyle garip bir durum.
asetilasyon ve metilasyondan bahsediyor.
metabolizma diyor
insan yaşlandıkça
kendiliğinden uzun yaşama genlerini kapatmaya başlar zaten diyor.
tabiat sana kısaca " vaktin geldi artık öl " diyormuş.
batıdaki elit gruplar ağızdan aldıkları bazı ilaçlarla 120 yaşa ulaşıyorlarmış.
bunlar sadece kendi aralarında bu ilaçları tüketiyorlarmış.
evet efendim,
ölmeyelim diye arge şirketleri kurmuşlarmış gettolarda.
ölmemenin biyokimyasal yollarını araştırıyorlarmış.
ilaçlar geliştiriyorlarmış bunun için büyük fonlar yaratmışlarmış.
bu uzun yaşama genlerini aktive edince
kanser olmuyorlarmış, alzaymır olmuyorlarmış, şu bu olmuyorlarmış.
bunların hepsine ortak bir isim de veriyor: yaşlanma
bu ilaçları alıp hasta olmayı da engelliyorlarmış.
acaba dertleri neymiş ?
ta taaaammm
en can alıcı yere geldi.
psikopatlığın ya da kötülüğün de genetik bir özellik olduğundan bahsediyor.
yamyamlık yapan kobaylarını anlatıyor.
bazı insanların da beyninde vicdan ve empati merkezlerinin tamamen bomboş olduğunu belirtiyor.
yalvarsan da, yakarsan da, yapma etme desen de o adamın beyninde bir karşılığı olmadığını belirtiyor.
bunu da genetiğe bağlamış.
bazı soylarda empati, arkadaşlık, dostluk, yani memeli duyguları yok diyor.
hiçbir duygusu yok, tam bir psikopat.
sen bunu neden öldürdün ? pişman mısın ?
neden olayım ki ? diyormuş.
duygu körü olarak hiçbir şey hissetmiyormuş.
bu insanlar şizofren değil, bunlar planlıyor, programlıyor, öldürüyor fakat bir şey hissetmiyor.
Oytun Erbaş ile Halis Aydemir'in bir ortak program yapmasını çok isterdim. :) :)
iklim değişikliği ile dna yapısı değişmez ama
gen ekspresyonu değişir diyor.
sıcak bir yerde terleme genleri aktive olur diye örnek vermiş.
iklim değişikliğinde ( koşullara uygun olarak ) kızarabilen ve terleyebilen, ya da vücudu hızlı soğuyabilen insanlar hayatta kalır.
kısacası yer değiştirince oluyormuş bir şeyler.
ne sürede, ne aşamalarda, kaç nesil sonra, ölüm kalımla elenerek mi yoksa doğrudan mı ondan bahsetmedi.
| İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |