Türkiye'nin memur portalı

müzeyyen senar: telgrafın tellerine kuşlar mı konar?

otuz yıldan fazladır sevegeldiğim yegâne şarkı budur. bu şarkıyı bana sevdiren kişi muhtemelen kendini hatırlayamayabilir bu şarkıyı ali'ye nasıl sevdirdim diye. o benim üçüncü ebeveynim olan canım ilkokul öğretmenimdir.

Fikrimin ince gülü

Kalbimin şen bülbülü

O gün ki gördüm seni

Yaktın ah zalim beni

.

ateşli dudakların

Gamzeli yanakların

O gün ki gördüm seni

Yaktın ah zalim beni

.

Ellerin ellerimde

Leblerin leblerimde

O gün ki gördüm seni

Yaktın ah zalim beni

#33bd entrysine katılıyorum ama eskişehir karakedi bozasını bilmeyenler için zor bir kıyas.

diğerleri boza ise karakedi bozacısınınki ne, yada karakedi bozacısınınki bozaysa diğerleri ne? bu soruyu sorarsınız muhtemelen eskişehir'de.

Bu akşam yine garip bir hüzün çöktü üstüme

Hücrem soğuk bir tek sen varsın düşlerimde

Demir kapı yine kapandı ağır ağır üzerime

Kelepçeler yine vuruldu kilit kilit yüreğime

Derin derin soluyorum seni gecelerce

Duvarlara kazıdım ismini her köşeye

Dudakların şeker gibiydi, baldan öte baldan ziyade

Pembe pembe yanakların, gülden öte gülden ziyade

Sabret gönül sabret, sakın isyan etme

Bir gün elbet bitecek bu çile, isyan etme

Dört kitaptan başlayalım istersen gel söze

Orada öyle bir isim var ki kuldan öte kuldan ziyade

O'nu düşün O'na sığın O senden öte benden ziyade

Bir sabah elbet güneş de doğacak penceremde

Ama bil ki ateşin hala yanacak yüreğimde

Gözyaşlarım akıp gidecek, selden öte selden ziyade

Bir canım var vereceğim, maldan öte maldan ziyade

bakınızdaki fıkra.

nedense ben anlayamadım. biri beş yaşımdaymışım gibi anlatırsa sevinirim. püf noktasını kaçırmış olmalıyım. bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıpmış.