Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
ali mühendisBu üye ÇaylakBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
sekiz yıllık bir kamu çalışanı olarak tüm izinlerimde memleketimdeki tam kapasiteli devlet hastanelerinde babamın yıllık rutin kontrolleri ve raporlarının yenilenmesi için yaptığım fiil. bunların tek sorumlusu babamın yıllar boyu kullandığı uzun, beyaz, zehirli ve duman çıkaran çubuklardır, adını bile anmak istemiyorum. çok sakin bir kişi olmama rağmen bu zehri icat edene de içimden neler neler söylüyorum ve kimse bana yakıştıramaz bu içimden geçen sözleri işitse.
baharat ve yakın komşularından başlarsam: kakao, kahve, siyah rize çayı, vanilya, tarçın, mahlep, toz şeker kokusu, fesleğen ve yanmamış tütün kokusu
ağaç ve bitkiler: çam ağacı ve kozalağı, zambak, kır papatyası ve çayı, vişne ve reçelinin kokusu, elma kokusu, greyfurt kokusu, kavun kokusu
genel olarak sıvılar: limon, tütün, lavanta, zeytin çiçeği ve iğde kolonyaları, gül suyu, portakallı gazoz kokusu, kızılcık şerbeti kokusu
annemin yaptığı bütün yemekler (bakla hariç çünkü zehirliyor beni.)
müge çiçeği sabunu, beyaz ve yeşil banyo sabunu
kereste talaşı kokusu
#38f3 bana tercüman olmuş ama yeter mi? hayır! hayvanlara zarar verenlerin sadece elleri değil ayakları, kafaları, kaburgaları, leğen kemikleri, omurilikleri, örs, üzengi, çekiçleri de kırılsın.
diğer manası yani mecazı ise gerçek anlamındaki vahşeti kınadığımızdan gerek bize uğrayacak hali yok.
fok balıklarının yalnızlığı ne durumda acaba? konu hayvanlardan açılınca bir anda yıllar öncesinin sorunu olan fok balıklarının yalnızlığı aklıma geldi.
1. | sıdıkahanım | |
2. | semraa-91 | |
3. | burgulukalpler |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |