cumhuriyetimizin bininci yılı.

ben konuyu açayım da dokuz yüz yıl boyunca ve sonrasında da entry girer yazarlarımız.

cumhuriyetimizin 100. yılı.

inşallah 1000. yılını da 29.10.2923 tarihinde coşku içinde kutlayacaktır sonraki kuşaklarımız.

40 gün önce üst entrymde yirmi iki gündür yaşadığım bir hastalıktan bahsetmişim. yani o günkünün ilk başladığı günle dün arasında yaklaşık iki ay var. şimdikinin sitozin nükleotiti lokasyonu farklılaşmış gibi hissettim.:) şimdikine isim takmak lazım. neyse üç dört güne sanırım en ağır periyoduna ulaşırım, sağ olursam seyri hakkında bilgi yazarım, belki sabaha umarım turp gibi uyanırsam basit bir nezle yaşadığımı anlamış olurum.

son modelinden var işyerimizde hani şu kocaman, çamaşır makinesi kadarından. ara sıra nazlansa da dört yıldır işimizi görüyordu. bazen cerrahi müdahalelerde bulunup arızalarını giderdiğim oldu. dün sabah nalları dikeyazdı. ilgili personelimiz canhıraş bir şekilde tamir etmeye çalıştı ama olmadı. dün akşama kadar yazıcısız kalmanın ne büyük bir problem olduğunu yaşayıp gördüm. son çare servisinin gelmesi idi ama bizim buraya gelecek servis vizonteleyi filmdeki yerleşim yerine getirenler kadar hızlı olacaktı, yani haftaya bir gün gelecekti muhtemelen. serde inatçılık ve iş bitiricilik olduğundan sabah gömleğimin kollarını sıvadım ya allah diyerek. teknik bir yaklaşımla itina ile gerçekleştirdiğim müdahaleler sonucunda cihazcağzı yaşama döndürdüm. (iş icabı ivedi almam gereken yüz elli sayfa çıktıyı pırıl pırıl aldım.) kendimi köylerimizde görev yapan öğretmenlerin okullarını kendi imkanlarıyla güzelleştirdiği gibi sevinçli hissettim. bu arada ellerim, alaturka tuvaletin zemini, maddi değeri en fazla rakamları birbirinden farklı en büyük üç basamaklı sayı kadar lira olan süet ayakkabım kapkara oldu. ellerim ve tuvaleti bol su ile ak pak ettim, ayakkabılarıma basınçlı hava tuttum. arkamda iz bırakmadım yani.:) servisi gelseydi sanırım dört beş basamaklı lira ücret alırdı.:)

seçil heper: bir çift sevdalı bakışın