Türkiye'nin memur portalı

yedi yıllık arabamın kırkaltıbin kilometre gösteriyor sayacı. demek oluyor ki bir turu tamamlamışım bu arabayla. normalde günde bin kilometre yapacak kapasitem var dünyanın çevresini kırk günde dolanırım. ancak dünyanın hiçbir yerinde tam tur dönebilecek bir kara bağlantısı göremedim(sabah sabah gugıl örtte de seyahat ettim.), olsa bile dümdüz asfalt yapılamaz, yapılsa bile hiç durmadan dolanılamaz. en azından dört kere yağ-filtre değişimi, yemek molası...

araştırma yapmadığım hâlde katılmıyorum. evren bence zaten çok geniş, evrenden çıkınca başka bir yer var da biz mi bilmiyoruz? sadece içindekiler birbirinden uzaklaşıyorsa onu da ölçmediğim için bilemem. hatta onlar da pek uzaklaşmıyor, uzaklaşsaydı çocukluğumdan beri güneşin zamanla küçüldüğünü fark ederdim.

sabah sabah açlığım başıma vurdu, konuştukça batıyorum.

olağanüstü bir gelişme olmazsa bugünkü planımız.

şu anda dışarıda eksi sekiz derecede futbol oynamaktan, piknik yapmaktan, yürüyüş yapmaktan... daha güzel bir plan.(sıcaklık eksi sekiz derece yerine otuz derece olsa da plan aynıydı.)

frekansı tam ayarlanamadığı için iki üç şarkının cızırtı eşliğinde aynı anda çaldığı radyo gibi.

her türlü duygunun zaman içerisinde sinüs eğrisi gibi değişik seviyelere inip çıkması gibi.

hayat boyunca yaşanan tüm olayların neticesinde şekillenen kişiye özel durum parmak izi gibi.

çok pahalı olduğu için haberlere konu olan, hatta benim tarafımdan açılarak sözlüğe de konu olan giysi.

vallahi bir şeye de benzese gam yemem, hak verirdim. basit bir tasarım. zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış.

kedi ulaşamadığı ciğere...(kedi ben oluyorum.)