Türkiye'nin memur portalı

yapısal analiz gerektiren bir şarkı.

kutsi: melek

buradaki entry ile okudum. kırk beş dakikada bitirdim. okuma konusunda zamanla yarışmayı severim, tabi ki yazılanları anlamak kaydıyla. bu süre içinde bazı kısımları çift dikiş okumak zorunda kaldım.

şimdiye kadar sözlükte bu kadar uzun entrye denk gelmemiştim.

olayı çeşitli açılardan değerlendirdim. mektubun duygu yoğunluğu fazla ama ben çok düşünmeme rağmen kadına hak veremedim. adamı zaten ''adam'' yerine koydum mu sanıyorsunuz?

eseri çok iyi inceleyen yazılı sanat işinin kompetanlarından eserin başka amaçlara hizmet edebileceği hususunu irdeleyip görüşler sunmasını isterdim.

çok fazla eser okuduğumu düşünüyordum, bu hiç karşıma çıkmadı.

okurken mahalle ve apartman görselleri, vazo, çiçekler... kafamın içinde gözlerime yansıdı.

bizim zamanımızda radyoda diziler, filmler seslendirilirdi, siz! gençler:) bilmezsiniz o günleri, anlatıcının sesli ifadeleri beynimizde görüntüye dönüşürdü. zamanımızdaysa beynimiz bu işlevini bile yerine getirmek için kendini zorlamıyor.

bilinmeyen bir adamın mektubu da olmalı bence.

gerçek bir ''aşık''ın, içinde bulunduğu durumu bizim iliklerimize işletmesine yol açan üç sebze.

olay tam da bu anlatıldığı şekilde gerçekleşmiş olabilir.

çok zor durumlar bunlar.

keşke insan sevdiği tarafından sevilseydi ve bu durum kelimelere gerek kalmadan herhangi bir başka işaretle görülüp anlaşılabilseydi.

barış manço, muhteşem eserler ortaya koyan muhterem bir şahsiyet bile aşk mevzubahis olunca bu hâle düştüyse...

insanın kalbi bu anlarda kanı tersten basıyor olabilir. barış manço'nun o anda yaşadıklarını yaşamak kim istemez ki?

yaşadıkları durumları ya da hayallerinde kurdukları şahane olayları bu şekilde sanatsal çalışmalara işleyip bize yansıtan sanatçılarımızın her daim memleketimizde bolca olmasını temenni ederim.

nerede o eski aşklar ve aşıklar? aah aah.

meşhur markaları içmeyeli uzun süre olmuştu, zincir marketin birinde üç litreliğini görünce almış bulunduğum içecek, geçen aylarda. lezzet olarak diğerlerinden farkının olup olmadığını ayırt edemedim. zaten çok kola içen aile değiliz.

maraka ayrımı olmaksızın kolanın tahminimce bir antidepresan özelliği olabileceğini düşünmekteyim. belki de bana öyle geliyordur. antidepresan ilaç kullanan biri değilim. belki bendeki zaman zaman ortaya çıkan sıkıntı depresyon da değildir. hayatın akışındaki tatlı-acı bir telaşlanmadır.

marka takıntısının en düşük seviyede olduğu insanlardan biri olabilirim.