Türkiye'nin memur portalı

Arabesk m.c. ve tabiki arabesk aşkın hikayesi.

Sıradan, cahil m.c.

Yabancılaşmış m.c.

Anlatım bozukluğu, dil hatası ile içe içe geçmiş m.c.

redd'den anlamayan m.c.

Çok mu batırdım ne?

(tebessüm)

Doktoru ve hastası arasındaki müthiş tezatlık... bir eksikliği tamamlama çabaları. Bir nevi "iyileştirebilme".

"Bana bu hususta teselli değil de bu yazdıklarımdan fikir ve düşüncelerinizi, bu kızın gönlü var mı yok mu (YOK YOK) seviyor mu sevmiyor mu? (SEVMİYOR)"

not: parantez içleri büyük harflerle. İronik durumlar.

Oysa her şey bir mektup ile başlamıştı. "ne evet ne hayır" ile beslenen arada kalmış hayat(lar), belirsizlikler, anlamsızlıkları içeren bir oğuz atay öyküsüdür.

Toplumun bir nevi aynasıdır m.c. İçimizde m.c.'ler vardır, olacaktır da.

ne büyük adamsın sen m.c. adamın dibisin.

(tebessüm)

Bireyin; Çalışkanlık yönünü karıncadan, sanat ruhunu ağustos böceğinden alınması salık verilen hikaye. Karıncada olmayan "paylaşım, dayanışma" sorununun göze battığı; ağustos böceğinin de yaz boyu sanatını icra ettiği bu fabl'da toplumsallaşma adına bir tık geri adım atıldığı ve yazık karınca'nın ruhsuz olarak yansıtılan ve ağustos böceğinin de biçare hali ilmek ilmek işlenen yarım kalan masalımsı.

karınca gibi olan(lar)da çok... ağustos böceği gibi olan(lar)da.

(tebessüm)

not: ağustos böceğini ezdirtmeyiz, hepimiz ağustos böceğiyiz.

Mozaik bir aile yapısı. İç içe yaşayan ırklar. Günümüz sorunlarına ışık tutan bir eser.

Maalouf; düşüncelerini, ideolojisini, vermek istediği mesajlarını kahramanları üzerinden ortaya koyan bir yazar. Sağlam bir duruş, okuru bağlayan bir anlatım.

Aile ve çocuğun hayattan beklentileri, sorumlulukları, ismin duruşu etkilemesi, dahası ayrımcılık değil bütünlük sağlama mesajları kitapta üzerinde durulan konulardı.

Bir noktada pasif bırakılmış karakterler. Bu denli bir sevgi, bu kadar zorlukları aşmış insanların yenilgiyi kabul etmeleri karakterlerin duruşu ile tezatlık yaratan durumlar.

Yaşanılan acı(lar), sonrasında teslimiyet.

...ve okura bırakılan son.

"-İlk neyi konuşalım, diye sordu.

*En kolayı, en baştan almak. Doğumunuzdan...

-İki koca dakika ağzını hiç açmadan odada gezindi. Sonra, bir soruyla karşılık verdi.

*Bir insanın hayatının doğumuyla başladığına emin misiniz?"

Duru bir dil ve Elif Şafak. Yazarın köşe yazılarından derlenen, aralara hikayeler serpiştirilen, M.K. Perker çizimlerine yer verilen ve böylece görsel açıdan kitabı canlı tutan deneme kitabıdır.

Son deneme "Edep", üstüne söylenecek söz olmasa gerek. Şafak, söylenebilecek her şeyi söylemiş. En beğendiğim denemeleri arasında.

Sonrasında, "Bilmiyorum Diyebilmek". Zordur değil mi kimimize göre bilmediğimizi ifade etmek. Yine sıkça bahsedilen konu "öteki", "ötekileştirme". Kitaptan her zaman kullandığım bir sözü de aldım yine kendime: "Bu da geçer."

Kadın konusu sıklıkla işlenmiş. İnsanın kendisinden de bir şeyler bulabileceği, geçici ama anlık bir tat bırakan bir deneme Firarperest.

Kitaptan;

"Hoyratız birbirimize karşı. Ve sağımız, solumuz, önümüz, arkamız hoyrat. Yolda yürürken birbirimize bakışımız, evlerimizin çatıları altında birbirimizden söz edişimiz; konuşmalarımız, dedikodularımız, ithamlarımız, önyargılarımız, zanlarımız, yaftalarımız, dışlamalarımız hep ama hep hoyrat. O kadar çok hırpalıyoruz ki birbirimizi, öylesine hırçın bir iklimdeyiz ki! Halbuki bu arada uzaktan bir yerden sesleniyor eski mi eski bir öğreti. Tembihliyor usulca. "Edep ya hu edep!"

duvarları rengarenk, her takımın rengini içeren... köşesinde konforlu bir koltuk ve dev ekranı olabilen- kolay değil maç izleyeceğiz şurada-, puf puf'ları olan-yorgunluk ve keyif için-, sonra siyah-beyaz döşenmiş bir sehpa üzerinde sarı-lacivert kupa, bordo-mavi renkte bir kalem, yeşil-beyaz kumandalar, sarı-kırmızı not defteri ve serpiştirilmiş mavi-beyaz yastıkları olan bir odadır.

ben ancak böyle bir odada tahmin yapabiliyorum, işinize gelirse.

(tebessüm)

maçlara bakarsak;

beşiktaş vs gençlerbirliği : 3-1

bursaspor vs fenerbahçe : 0-0 (bunu daha önce tutturmuştum.)

Gaziantep BB vs Adana DS : 0-1