Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

İDAL*

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,197 entry 253 konu hiç puanı yok
17.11.2023 21:58 son işlem tarihi takip etme takip et

kadınları tavlamanın 10 altın kuralı

#3jf2

beni de kendinize benzettiniz, ne o öyle sohbet edermişcesine, tanımsız ilerlemek.

hayret bi'şeyyyy...

(glck)

#3jf3

sizi satmam editörüm, sude düşünsün.

nerelerdeyse kayıp bu aralar.

(glck)

16.11.2023 14:21
  1. kuralları kim koyuyor

    Öncelikle;

    http://sozluk.memurlar.net/kural/genel/

    Okunarak çözüme kavuşacak sorundur. Ancak soru kalıbında başlık da açamıyoruz, üzülerek belirtmeliyim.

    Ama kuralları benim koymadığım kesin, burada anlaşalım.

    (tebessüm)

     
    (Bkz: sözlük kuralları)
  2. Sözlükteki futbol konularına yazabilmek için futbol öğrenmek

    Öğrenmek değil de tamamen ilgi ile alakalı bir durum olarak özetleyebileceğim süreçtir...

    Alan, konu her ne olursa olsun insanın ilgisi olmadıkça öğrenmenin de pek kalıcı olabileceğini düşünmüyorum. Öğrenme süreci de zamanla pekişecektir diyebileceğim çok da bir eksilik olmadığını düşündüğüm bir durum.

    Ama yine de birkaç arkadaşın olduğu gibi birçok arkadaşın da sadece futbolla değil tüm spor dalları ile ilgili entry ve konu başlıklarını okumak, katılımda bulunmak isterim.

    ... ve tabii ki destek yazarımıza;

    #14a9

    Ben mi? Pek bir şey anlamam, yazar geçerim... Birlikte aşabiliriz bence...

    (tebessüm)

     
  3. Nattvardsgasterna

    Felsefik, sorgulatan, sorgulayan, derinliği olan bir film.

    Bergman filmlerini tavsiye üzerine izlemeye başladım. Tanrı, yaşam, insan üzerine oluşturulan kurgular, insana, yaşama hiç de yabancı olmayan kavram/olguları sorgulamak, hiçbir şeyin olduğu gibi kabul edilmemesini, daima sorgulamak, araştırmak, öğrenmek gerektiğini vurgulaması Bergman filmlerinin sanırım ortak yönü.

    Çoğu film izlenir, etkisi kısa sürer ve bir zaman sonra unutulur. nattvardsgasterna için her şey bittikten sonra başlıyor...

    Karanlık bir film... Filmden sonra yön bulmak, o karanlıktan aydınlığa kavuşabilmek size kalmış.

    Bir sancının ürünü, düşünen insanın karanlığı sorgulaması.

    ...

    "Bu kadar karmaşık bir şekilde konuştuğum için beni affet, ama bunlar aniden vurdu beni. Tanrı yoksa bu bir fark yaratır mı? Hayat anlaşılır olurdu. Ne rahatlama. Ama ölüm de hayatın kaybolması demek olurdu. Vücudun ve ruhun çözülmesi. Acımasızlık, yalnızlık ve korku... Hepsi doğrudan ve şeffaf olurdu. Acı çekmek anlaşılmazdır, bu yüzden açıklanması gerekmez. Yaratıcı yok. Hayatı devam ettiren yok. Bir tasarım yok... Tanrım... Neden beni bıraktın?"

     
    (Bkz: ingmar bergman)
  4. calvary

    "Ama sana hiçbir şey ifade etmeyen bir şey benim için önemli olabilir.

    Önemsiz olduğunu hiç söylemedim. Sadece otuzlarında verdiğin kararların altmışlarında verdiklerinle aynı olmadığını söyledim.

    Bu çok alakasız. Her yaşam biçiminin kendi mantığı, kendi anlamı vardır.

    Öyle olabilir. Haklı olabilirsin. Bunu düşünmem gerek."

    Karanlık bir yönü var bu filmin. Film boyunca o karamsarlığı hissediyor, aynı duyarsızlığa siz de kapılıyorsunuz.

    Bir kasaba... Uç noktalarda bir yaşam ve karakterler. Her karakterin geçmişine kısa da olsa değiniyorsunuz, hepsinin iç karartan bir hikayesinin olduğu ilginç bir film.

    iyi/kötü diyemiyorum ama yoğun diyaloglarda kayda değer replikler var.

    Yanlışlara hayatta yer var da, kişinin yaşamında her yanlışın bir hesabı olmalı mı/sorulmalı mı, bilemedim.

    "Çok fazla diye bir şey yok. Sadece yeterli olmayan var!"

    Evet, bu filmde de fazla bir şey hatta yeni hiçbir şey yok... Bildiğiniz şeyleri hatırlatma noktasında bir gücü var... ama hayatı/inancı/tanrıyı sorgulamak için yeterli değil.

     
  5. Aynı evde yabancı gibi yaşayanlar

    "Ayrı"lıkların "aynı"lıklara üstün geldiği,

    Mesafesiz yolların uzun mesafelere yol açtığı...

    Çoğulluktan tekilliğe doğru yön alındığı,

    Rengarenk bir gökyüzünde tek renk olmayı yaşam biçimi olarak seçenlerdir...

    Ruhu acıtan, sadece kendini gören/duyan... ve hayatı sadece gri'likten ibaret sananların yanılgısı. Herkes bir köşede... herkes ayrı bir meşgalede. Ve herkes ne kadar da uzak birbirine!

    Herkesin derdi kendine... deyip kimsenin acısına/mutluluğuna ortak ol(a)mayanlar...

    Ah ne büyüktür yalnızlıklarınız!

    Derin, acımasız... Kimsesiz ve ruhsuz ve dahi renksiz!

    Ben almayayım.