Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

İDAL*

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1,197 entry 253 konu hiç puanı yok
17.11.2023 21:58 son işlem tarihi takip etme takip et

kadınları tavlamanın 10 altın kuralı

#3jen

Metin editörüm,

Size bir şey olsun, Ulaş edit de kendine kaçacak delik arasın der, susarım.

O kadayyyy.

(glck)

16.11.2023 11:26
  1. türkçeyi katledenler

    Bir dilin yıkıma uğradığının en güçlü göstergeleridir.

    En önemli özellikleri;

    "yadırgamamak"tır.

    Ahmet Cemal demişti;

    "Bugün ülkemizde hangi dillerin bilindiği konusunda bir istatistik yapılsa, büyük bir olasılıkla "en az" ve "en kötü" bilinen dilin Türkçe olduğu ortaya çıkacaktır!"

     
  2. merak

    "neden" ve "nasıl"ı bilme arzusu. Sadece insanda olan bir şey.

    ... ve insanın ayırt edici özelliği.

     
  3. İnfial

    Başkasına yapılmış olduğu düşünülen bir haksızlık karşısında duyulan öfke.

     
    (Bkz: öfke)
  4. Tanımların gerekliliği

    "Kullanılan her bir adın neyi temsil ettiğini hatırda tutmak ve onu uygun biçimde kullanmak zorunluluğudur. Aksi gerçekleştiğinde kişi kendini sözcüklerin karmaşasında bulacaktır.

    İnsanlar kullandıkları sözcüklerin anlamlarını belirleyerek işe başlamalılar, bu anlam belirlemeleri tanımı oluşturmalıdır."

    Ve; sözlük.memurlar.net'in de ilk kuralıdır "tanım gerekliliği".

    Thomas Hobbes de Leviathan eserine "tanımların gerekliliği" ile başlamıştır.

    Der ki;

    Konuşmanın/yazmanın ilk yararı olan bilgi edinilmesi adların doğru tanımlamasında yatar, konuşmanın/yazmanın birinci yanlış kullanımı ise yanlış tanımlardan veya tanım yokluğundan kaynaklanır.

     
    (Bkz: tanım yapmak)(Bkz: memurlar.net sözlük)
  5. 26 şubat 2016 dündar ve gül'ün serbest bırakılması

    Yazarlar, şairler, gazeteciler, köşe yazarları, akademisyenler... bu liste uzar da uzar.

    Aydınların susturulmasına yönelik yapılan, yapılacak olan "gerçeklerin üstünü kapatmak"taki başarılarının başarısızlıkla sonuçlandığını gösteren sadece bir örnek.

    Peki diğer yanlışlarınızı nasıl düzelteceksiniz?

    "benden olmayana tahammülsüzlük" sınırını daha ne kadar öteye taşıyabileceksiniz?

    Bu ülkenin sesini kısar iseniz, gün gelir sesiniz kısılabilir.

    Peki, yapılan yanlışların hesabını kim verecek?

    Can mı, Erdem mi?

    Uzun mu, Kemal mi?

    Bugün sesini kıstığınız, kısmaya çalıştığınız birçoklarının "suçlan, gir-yat, aklan, çık" bu düşünce yapısı ile kaç kez hayatlarını sekteye uğratacaksınız.

    Bugün aklandılar(!)

    Peki, bu durumu yaşatan sizler ne zaman milletin gözünde aklanacaksınız?

    Ne zaman?

    Gerçekleri görmezden gelen, uygulamadaki hatalara destek veren, haksızlık karşısında susan... Duyarsız kalan herkesin payı var bu yaşanılanlarda.

    Yine de bir umut; bugün dündar, gül.

    Yarın da nice isimleri görebilmek dileğiyle.